Soğuk Savaş dönemindeki gerginliklerin ardından 1972 yılında ilişkiler yumuşamaya başlayınca Moskova’da açılan bir fuarda Amerika özel bir stand kurmuş.. Standda, “modern bir Amerikan evi”nin küçük bir örneği sergilenmiş..
“Amerikan evi”nin mutfağında bulaşık makinesi, mutfak robotu, gazla çalışan fırın gibi bugün Türkiye’deki evlerin neredeyse yüzde 90’ında bulunan “modern aletler” de sergileniyormuş.
Fuarın açılışının ertesi günü Pravda’da, bunun Amerika tarafından tezgâhlanmış alçak bir propagandadan başka bir şey olmadığını anlatan uzun bir yazı yayımlanmış:
Bulaşığı bir makinede yıkamak.. Elde rendelenebilecek bir patatesi, havucu, soğanı bir makinenin haznesine atıp rendelemek, doğramak..
Bunlar kapitalizmin propagandasından başka ne olabilir ki?
Bir kitapta bunları okuduğumda çok güldüğümü hatırlıyorum.
Standın açılışı sırasında çekilen bir fotoğrafta, Rus yetkililerin yüzündeki “inanmaz” ifade de hâlâ gözümün önünde..
‘Düdüklü’ devrimi
Geçenlerde okuduğum bir gazete haberi, aradan geçen bunca yıldan sonra bile “komünist bir rejimde” nelerin olabileceğini (ya da olamayacağını) gösteren ilginç bir örnek..
(“Komünist bir rejim” derken tırnak işaretlerini kullanmış olmam tesadüf değil.. Geçmişte bazı Doğu Avrupa ülkelerinde ve halen Küba’da uygulanan bürokratik – merkeziyetçi sisteme “komünist” demeye hâlâ dilim varmıyor çünkü..)
Küba’da uygulanmakta olan “enerji tasarrufu” programının bir parçası olarak geçenlerde Fidel Castro bir kampanya başlattı.
Evlerdeki alüminyum tencerelerin çok enerji harcanmasına neden olduğu için atılmalarını isteyen Castro, “düdüklü tencere” reklamı yaptı.
Geçen ay üç buçuk saat süren bir konuşma yaptı ve satış fiyatı 25 dolar olan düdüklü tencereleri ev kadınlarına 5.5 dolardan satarak “enerji tasarrufu” için bir “düdüklü tencere devrimi”ni gerçekleştirdi..
‘Vermeyiz, yıkılırlar’
Castro’nun son icraatı ise “ampul devrimi” olarak tarihe geçti..
Geçtiğimiz hafta yine uzun bir konuşma yapan Castro, bu kez evlerde “akkor ampuller” yerine, floresan tipi ampuller kullanılmasını istedi. (Akkor ampuller, şu anda bizim ülkemizde de yaygın olarak kullanılan klasik ampuller.)
Bu amaçla Küba’ya, Çin’den 2 milyon floresan ampulü ile 1.5 milyon “ekonomik” ampul ithal edileceğini söyledi.
Fazla enerji tüketen “akkor ampullerin” Küba’ya ithalatını da yasaklayan Castro, üç saat süren konuşmasında halen kullanılmakta olan “akkor ampullerin” toplanıp imha edileceğini de açıkladı.
“Bunları neden ihtiyaç duyan dost bir ülkeye bağışlamayıp da imha ediyorsunuz?” sorusuna da konuşmasında peşin bir yanıt verdi: “Bu ampulleri dost bir ülkeye veremeyiz, çünkü çökerler, yıkılırlar!”
Komik ama gerçek
Dışarıdan bakanlar için Küba’da oynanan “tiyatro”nun günümüz gerçekleri içinde ne kadar komik göründüğünü biliyorum.
Ancak içinde yaşayanlar için hiç de komik olmamalı..
“Bürokratik – merkeziyetçi” sistemlerin adına Küba’daki gibi “komünizm” de dense, Türkiye’deki gibi “karma ekonomi” de dense eninde sonunda varacağı yer böyle bir nokta..
Ve bugün Türk halkının çektiği sıkıntıların büyük bölümü de bundan kaynaklanıyor.
Demokrasinin olmadığı yerde, hiçbir ekonomik sistem insanları mutlu etmeye yetmiyor.
