Yerel seçim yenilgisinin CHP içinde bazı taşları yerinden oynatabileceğine ilişkin öngörüler yavaş yavaş doğrulanıyor.
Kendisini “Yeniden CHP Hareketi” olarak isimlendiren bir grup, Sakarya – Kocaeli – Düzce Bölge Toplantısı’nın ardından Adana’da bir toplantı daha yaptı ve bu toplantıya katılanların sayısı bini buluyordu.
Bu toplantıların ardından “iktidara yürüyüş hareketi” başlatan CHP’li 30 milletvekili bir deklarasyon yayımladılar ve seçimli olağanüstü kurultay çağrısında bulundular.
“Yeniden CHP Hareketi” isimli grup da benzer bir taleple ortaya çıkıyor. Öncelikle bir tüzük kurultayının toplanmasını ve CHP Parti Tüzüğü’ndeki genel başkanlık adaylığını zorlaştırıcı hükümlerin düzeltilmesini istiyor. Bunun ardından da seçimli bir kurultay talebinin gelmesi doğal..
Her iki “hareket” de yerel seçim yenilgisinden bugünkü CHP yönetimini sorumlu tutuyor..
Bu görüşe çok sayıda CHP’linin katıldığı da bir sır değil. Aynı şekilde CHP içinde küçümsenmeyecek bir çoğunluğun gelecek genel seçime yenilenmiş bir parti görüntüsüyle gidilmesini istediği de biliniyor.
Sorun, ideolojisinde
Bugün için CHP’nin ciddi bir yönetim sorunu olduğuna kuşku yok.
Son genel seçimde CHP’nin baraj üstünde kalan iki partiden birisi olması bir seçim başarısı olarak gösterildi ama birçok kişi bunun aslında bir başarı olmadığının da farkında.
Tüm unsurlarıyla yıpranmış bir iktidarın tüm ortakları seçim kaybederken, bir yıl önce kurulmuş bir partinin tek başına çoğunluğu kazandığı bir seçimde Türkiye’nin en eski partisinin “muhalefet” ile yetinmesi elbette bir başarı değil.
Ancak CHP’nin sorununu salt bir yönetim sorununa indirgemek de o kadar doğru değil.
CHP, bugünkü devletçi, bürokratik ve tutucu temel siyasetini değiştirmediği sürece yönetiminde kimin olduğunun da halk kitleleri için o kadar önemi yok.
CHP geçmişinden gelen birikimiyle bir sosyal demokrat parti gibi algılanıyor belki ama aslında karşımızdaki parti temel ideolojisiyle hâlâ “devleti kuran parti” görünümünde.. Bu devletçi ideoloji de CHP’nin ezilen kitlelerin önüne bir alternatif olarak çıkabilmesinin engeli..
Geniş halk kitlelerinin bugünkü devlet yapısından ve bütünüyle Türkiye’nin sisteminden memnun olmadıkları ortada..
‘Yeniler’in nesi yeni?
Türkiye seçmeni, kaç seçimdir “sistem”e yönelik muhalefet yapanları tercih ediyor. Birçokları bunu ezilen ve umutsuz kalan kitlelerin marjinalleşmesi olarak yorumlamak istiyor belki ama işin özü budur. Bu eleştiriyi getirenlerin “marjinal” olarak nitelenen partiler olması gerçeği değiştirmiyor..
Demek ki CHP’den asıl beklenen her şeyden önce sisteme muhalefettir. Sistemi kendi sol anlayışı dorultusunda eleştirmesi, sonucunda da ortaya alternatif bir model koyabilmesidir.
CHP bunu yapamıyor.
Parti, bir sol partiden beklendiğinin tersine sınıfsal bir tavır alamıyor.. Günümüzün gelişen ve yeniden şekillenen dünyasında kendisini yeniden tanımlayamıyor, Avrupa’daki birçok sosyal demokrat partinin yapabildiği gibi yeni bir sol anlayış da ortaya koyamıyor.
CHP içindeki “hareketlerin” bu konuda ne söyledikleri, nasıl bir yeni sol politika önerdikleri de o kadar sarih değil.
Bir sosyal demokrat partinin yeniden yapılandırılması talebiyle ortaya çıkanların gerçek bir “hareket” oluşturabilmeleri için önce bunu yapmaları gerekiyor. Yönetimin bu anlayış doğrultusunda yenilenmesi ancak bundan sonraki gündem maddesi olabilir.
