Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu (CMUK) Tasarısı’nda yer alan “Kadının Muayenesi” başlıklı 80. maddeyi ve gerekçesini eleştiren dünkü yazımın ardından Adalet Bakanı Cemil Çiçek ile görüştüm.
Cemil Çiçek, bana söz konusu maddenin bir önceki hükümet tarafından hazırlanan 2001 tarihli tasarıda yer aldığını söyledi.
Bu nedenle AKP Hükümeti ile ilgili olarak dün yaptığım yorumun yanlış olduğunu belirtti.
Şimdi yorumumun hükümet ile ilgili olan bölümünü geri alıyorum ve yanlış bir bilgilenmeden kaynaklanan bu yorum için okuyucularımdan özür diliyorum.. Ancak, bu yorumumun yanlış çıkmasına da üzülmüş değilim, tam tersine buna sevindiğimi de belirteyim.
Cemil Çiçek bana CMUK ile ilgili düzenlemelerin kaynağının esasen Federal Alman hukuku olduğunu, yeni tasarıda da Alman CMUK’unun referans alındığını ve benzer bir maddenin Almanya’da da halen yürürlükte olduğunu söyledi.
Bu konuşmanın ardından Federal Alman yasalarına vakıf olan bazı avukatlarla görüştüm.
Almanya’da yasa şu..
“Alman CMUK”unun 81. maddesinin d bendi şöyle: (1 Eylül 2004 tarihinde yapılan son değişiklikle.)
“Vücut kontrolü eğer utanç duygusunu yaralayabilirse, sanıkla aynı cinsten bir şahıs, ya da bir kadın doktor ya da bir erkek doktor tarafından yapılabilir. Haklı bulunan bir neden söz konusu olursa, kontrolün aynı cinsten bir kişi ya da doktor tarafından yapılması kabul edilebilir. Söz konusu kişinin talebi üzerine güvenilen bir kişinin de birlikte olmasına izin verilmelidir.”
Görüldüğü gibi Alman CMUK’u cinsler arasında bir ayrım yapmıyor. Bir ayrım yapmadığı gibi söz konusu tercihi doğrudan doğruya kişinin kendisine bırakıyor. (Maddenin 1 Eylül 2004 öncesindeki hali de aynı şekilde tercihi kişiye bırakıyor ve fakat “kadın” cinsiyetine özel bir vurgu yapıyordu. Maddenin değiştirilmiş olmasının nedeni de doğrudan doğruya cinsler arasındaki eşitlik kaygısı..)
Oysa TBMM Adalet Alt Komisyonundaki tasarıda yer alan maddede ise cinsler arasında açık bir ayrımcılık var ve bunu “zorlayıcı” mahiyette..
Çağdışı zihniyet
Nitekim, Adalet Komisyonu Başkanı Köksal Toptan dün, düzenlemenin ya geri çekileceğini ya da “Kadının utanç duygularını rencide edici” ifadesinin konularak Alman CMUK’undaki orijinal metne dönüleceğini açıkladı.
“Tartışmanın derinleşmesini istemiyoruz” diyen Toptan’ın bu “kabul”ü umarım TBMM’deki çalışmalar sırasında tasarıya da yansır ve Türkiye, tüm kanunlarını çağdaşlaştırmaya çalışırken, çağdışı bir zihniyet bu kanunlara sızmaz!
Şu hususu da belirterek bitireyim:
Basında yer alan haber ve eleştirilerden korkmamak gerek.. Demokratik düzenin eksiksiz işleyebilmesi basının haber alma ve yorum yapma özgürlüğünün teminat altına alınmasıyla ve buna saygı gösterilmesiyle mümkün.
Basın mensuplarına düşen de görevlerini yerine getirmeye çalışırken zaman zaman düşebilecekleri hataları ya da yanılgıları açık yüreklilikle kabul etmek ve gerektiğinde özür dilemeyi bilmek ve hatayı düzeltmektir.
Demokrasimiz böyle gelişecek.. Başkaları bizden demokrasimizi geliştirmemizi istediği için değil!