BRÜKSEL – Bir tarihi dönüm noktasına tanıklık etmek için Brüksel’deyim. Bir saat sonra AB liderleri bir araya gelecekler.. Ne işe yarayacak bilmiyorum ama az sonra toplantının yapılacağı binaya girişlerini, gazetecilerin sorularına yanıt vermeden el sallayıp geçişlerini izleyeceğim.. Cuma sabahı saat 6 civarında da son karar metni elimizde olacak.
Chirac’ın çarşamba gece yayımlanan konuşmasının ardından artık büyük soru işaretlerinin tümü neredeyse kaybolmuş durumda. Ancak hâlâ merak ve heyecan sürüyor.
Artık sadece “kelimeler”le ilgiliyiz. Türkiye kararında hangi kelimeler kullanılacak? “İstisnalar” (derogasyon denilince belki daha “şık” duruyor ama ben istisna diyeceğim) hangi kelimelerle ifade edilecek? 
Diplomatik bilmeceler çözmekten zevk alanlar için muazzam bir gün başlıyor anlayacağınız..
Her kelimenin, her yorumcu tarafından başka başka yorumlanacağını görecek, şaşıracaksınız belki de..
Tarihi bir ilk olacağız 
Ama benim kişisel düşünceme göre, artık bundan sonra Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerinde çok önemli bir yeni süreç başlayacak ve Türkiye, dünya tarihinin değişiminde kilit bir ülke rolü oynama olanağını bulacak.. 
Müslümanların yaşadığı bir ülkenin Avrupa standartlarında demokrasiye kavuşabileceğini, ekonomisini demokratik şartlar altında bile geliştirebileceğini gösterecek bir “ilk örnek” olacağız…
Öyle bir “ilk örnek” ki; Pakistan’da bugün doğan Tamina’nın da, Mısır’da ilkokula giden Anvar’ın da, Fas’taki lise öğrencisi İbrahim’in de yaşamlarını derinden etkileyecek, geleceğe ümitle bakabilmelerini sağlayacak… 
Bugün Brüksel’e gelirken bindiğim THY uçağında adım atacak yer yoktu.. Başbakan Erdoğan’ın “karargâhı” Conrad Oteli’nde 80’den fazla odada Türkler kalıyor.
Otelin bir “Türk mekânı” olduğunu anlamak o kadar kolay ki: Her yerden sigara dumanı fışkırıyor! 
Bu fırsat kaçmaz
Başka otellerde kalan ama Başbakan’ı izlemek için bu otele hücum eden gazetecilerin sayısı sanırım 200’e yakın.. Ama nedense devletimizin aklına otelde bir “basın merkezi” kurmak gelmemiş, bu eksikliği Philip Morris Türkiye kapatıyor. 
Otelin lobisinde dolaşırken inanılmayacak görüntülere rastlıyorum.. Bazı “misafirler” yanlarında bayraklar getirmişler, karar açıklanırken sallamak için!
Her an bir köşeden davul zurna ekibi de çıkabilir gibi hissediyor insan.. Zaten Brüksel’de bunu bulmak o kadar da zor değil.. Afyon Emirdağ’da yaşayan kadar Emirdağlı şu anda Brüksel’de yaşıyor çünkü… 
İçlerinden bir tanesi ile konuşuyorum. Eşimin Afyonkarahisarlı olduğunu öğrenince bana “Bak enişte” diyor, “Biz burada kapının önünde kurban bile kesip kanını Chirac’ın alnına süreriz ama…” Birlikte gülüyoruz… 
Öyle görünüyor ki Avrupa Birliği de, Türkiye de bunca yılın sonunda, çok yoğun çabalar ve zorluklarla gelinmiş bu fırsatı kaçırmayacak.
Bugün gelinen noktanın tarihi öneminin herkes farkında ve bu olanağı harcamak her iki taraf için de gerçek “siyasi kayıp” olacak.. 
Bu flört uzatılmamalı
Konuştuğum bazı yabancı gazeteciler de bunun farkındalar.
Bir İtalyan gazeteci, Türkiye’nin tam üyelik sürecinin olağanüstü bir performansla beklenenden çok daha kısa sürebileceğini söyleyen bir arkadaşımıza “bir mutluluk sırrı” açıklıyor: “Flörtü ne kadar uzatırsan çiftler o kadar mutlu olur..” 
Dorothy Parker’dan bir söz kalmış aklımda: “Geceliklerin esası kısalıktır!”
Ne demek istediğimi anlamıyor tabii…
