Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Herkes için demokrasi

  Dün İstanbul’da iki “protesto” gösterisi yapıldı.. Birisi İstanbul Üniversitesi’nin açılış töreninde, ötekisi Kadıköy İmam Hatip Lisesi bahçe duvarlarının dışında..
İkisi de bizim yıllardır alıştığımız gibi sonuçlandı.. Üniversitedeki protestocular güvenlik güçleri tarafından “kargatulumba” yapılarak ve tartaklanarak polis otolarına bindirilip götürüldüler..

İmam Hatip Lisesi’ndeki protestocular da kendilerini bağlayan zincir kırılarak yine polis otolarına bindirildiler ve götürüldüler.
Bir gün önce siz de izlediniz mi bilmiyorum, televizyonda Yunanistan’daki bir protesto gösterisini izledim. Büyük bir meydanda toplanan kalabalıkça bir grup terör örgütü olduğu herkesçe bilinen bir yasadışı örgüte destek gösterisi yaptı.. Kimse dövülmedi, kimse kargatulumba polis araçlarına bindirilmedi, kimse gözaltına alınmadı..
Yunanistan bildiğiniz gibi bir Avrupa Birliği ülkesi, biz de tam üyelik görüşmelerine başlayabilmek için tarih verilmesini bekleyen bir ülkeyiz..
Bana öyle geliyor ki İstanbul’da dün bir kez daha ortaya çıkan bu zihniyetimizi değiştirmediğimiz sürece de daha çok bekleyeceğiz..

Arkası gelmeyen doğru
Savcılık, Susurluk Davası’ndan hüküm giyen bir eski askere demeçleriyle destek verdikleri için bir süre önce bazı emekli generaller hakkında soruşturma başlatmıştı. Soruşturmaya uğrayan emekli generaller savcılığa kadar gelip, ifade vermek zahmetine bile katlanmadı. Savcılık da bir süre sonra Anayasa’nın “görüş açıklama özgürlüğü”nü gerekçe göstererek emekli generaller ile ilgili olarak açtığı “suç olan eylemi övmek” soruşturmasını kaldırdı.
Savcılığın bu tutumunu yadırgamıyorum. Burası bir demokrasiyse herkes görüşünü şiddete başvurmamak şartıyla açıklayabilir. Tıpkı Yunanistan’da benzer bir destek eyleminin kovuşturmaya uğramamış olması gibi..
Türkiye de demokratikleşme yolunda önemli adımlar atıyor diye düşünüyordum ki dünkü olaylar patlak verdi..
Bu en hafif deyimle çifte standarttır.. Bazılarına demokrasi var, bazılarına demokrasi yok!
Eğer çifte standart olmasaydı İstanbul Üniversitesi’ndeki protestocular şiddet de kullanılarak gözaltına alınmayacaklardı. Onlardan sadece salonu terk etmeleri istenecek, salonu terk etmeyenler salondan çıkarılmakla yetinilecekti. Nitekim, bir başka AB ülkesinde Kemal Derviş ve Mesut Yılmaz’a karşı protesto gösterisi yapanlar sadece salondan çıkarılmışlardı. Hiçbiri gözaltına alınmamış, dövülerek polis otolarına binmeye zorlanmamışlardı.
Aynı şekilde İmam Hatip Lisesi öğrencileri de protesto için kendilerini bağladıkları zincirden çözülüp sadece olay yerinden uzaklaştırılacaklardı.
Kamu düzeni korunacak, ama protesto özgürlüğünün kullanılmasına da izin verilecekti..

Bir uyarı da göstericiye
Kamu yöneticilerinin ve güvenlik görevlilerinin artık bu zihniyetlerini değiştirmeleri gerekiyor. Şiddete başvurmadan protestoda bulunmak, karşı görüşlerini açıklamak herkesin hakkıdır. Kamu yöneticileri ve emniyetin görevi sadece protesto yapılan yerdeki kamu düzenini korumakla sınırlıdır. Polisin görevi olay yerindeki düzeni sağlamakla sınırlı olduğu için protestocular sadece oradan uzaklaştırılmalı, şiddet kullanılmamalıydı.
Öğrencilere şiddet kullanmaya varan müdahale Anayasa’ya da, AB’ye uyum için çıkarılan yasalara da aykırıdır.
Bir uyarı da protestoculara yapmalıyım: Protestonuzu yaparken sizi salondan ya da olay yerinden ayrılmaya davet eden kamu görevlilerinin işini zorlaştırmamalısınız. Uyarıyı dinlemeli ve gösteri yerini terk etmelisiniz. Böyle bir davete direnmek, emniyet güçlerine mukavemet etmek anlamına gelir ki o zaman sizi gözaltına almak isteyenlerin eline sonuna kadar kullanmaktan büyük zevk alacakları bir koz verirsiniz..
Polisiyle, göstericisiyle demokratik protestonun sınırlarını iyice bellememizin ve bu sınırlar içinde kalmamızın zamanı geldi ve geçiyor..