Türkiye’nin en ciddi sorunu “borçla yaşamak” zorunda olması. Devletin gelirleri giderlerini karşılamıyor, aradaki fark içerde ve dışarda borçlanarak kapatılmaya çalışılıyor. Borçlanma gereksinimi yükseldikçe faizler de yükseliyor.
Sorun iki yönlü. Borçlanma ihtiyacını azaltabilmek için bir yandan giderleri kısmak, öte yandan da gelirleri artırmak gerekiyor.
Giderleri kısmak yatırımlardan vazgeçmek, işçiye, memura, emekliye az para ödemek demek. Gelirlerin nasıl artacağı ise çok açık: Düzgün ve adil bir vergi sistemi kurulacak… Sadece kümesteki kazların yolunduğu bir vergilendirme anlayışı değişecek, toplumun her kesimi vergi kapsamı içinde olacak… Adil ve vergi vereni de öldürmeyecek bir vergi düzeninden söz ediyorum.
Kaynak az, harcama çoksa..
Hükümet geçenlerde bence çok yerinde bir kararla emekli maaşlarına seyyanen bir zam yaptı. Bazı kişiler bu zammı eleştirdiler. Kaynağı belli olmayan bir harcamanın sürdürülmekte olan istikrar politikasını zedeleyeceği, bunun da ileride çok daha ciddi sıkıntılara yol açabileceği görüşü ortaya atıldı.
Çok yanlış bir görüş değil. Zaten kısıtlı kaynaklarınız varsa, harcamalarınızı yaparken bunu dikkate almak zorundasınız. Eğer kaynaklarınızı kat kat aşan harcamalar yaparsanız, borçlanma ihtiyacınız artar, faizler yükselir, enflasyon mücadelesi bundan olumsuz etkilenir ve sonunda bu kararın bedelini yine dar gelirliler, memurlar, işçiler, emekliler ödemek zorunda kalır…
Zammı destekliyorum
Bu görüşün doğruluğuna katılmakla birlikte emeklilere yapılan zammı destekliyorum. İstanbul’da iki – üç kişinin bir gecede bir balıkçı lokantasında harcadığı parayla bir ay geçinmek zorunda olan emekliler var. Ve onların sorunlarını çözmek için atılacak adımlar ne yazık ki uzun vadeli sonuçlar verecek adımlar olmamak zorunda… Herkesin bir dayanma gücü var ve emekliler artık o son sınırın da bir hayli altındaydılar.
Ve yapılan zam bu sıkıntıyı gidermeye yetecek büyüklükte bile değil, sadece hafifletebilir o kadar…
Herkesin bildiği ve paylaştığı bir gerçek bu.. Ama yine de hükümet bu yüzden eleştirilere muhatap oldu. Yapacağı zammın kaynağını göstermesi için sıkıştırıldı.
Esas tartışılması gereken…
Sorun bence emeklilere yapılan üç kuruşluk zamda değil.
Türkiye, sessiz sedasız, neredeyse hiç tartışılmadan Cumhuriyet tarihinin 36. vergi affını çıkarmaya hazırlanıyor.
Neredeyse her iki yılda bir vergi ödemeyenlerin affedildiği bir ülkede, devlet hazinesinin sağlıklı gelir kaynaklarına sahip olması beklenebilir mi?
Mali Milat uygulamasından vazgeçiliyor. Yasa dün bir kez daha Cumhurbaşkanlığı’na yollandı ve onaylandı… Bundan vazgeçmenin uzun vadede vergi gelirlerini artırmaktan ve vergi ödemeyen kesimleri vergi şemsiyesi altına almaktan vazgeçmek olduğu açık değil mi? Türkiye yakasını devlete kaptırmış bazı kişilerin vergi ödediği, bazılarının hiç vergi ödemediği bir ülke olmaktan nasıl kurtulacak?
Esas üzerinde durulması gereken konu budur, emeklilere yapılan 75 milyon liralık zam değil!