Sabah ve atv’nin Turgay Ciner’in sahibi olduğu iki şirkete kiralanmasıyla ilgili dünkü yazıma Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’ndan (BDDK) bir yanıt gelmedi.
Bankacılık ile ilgilenen bir kurumun “dörtbaşı mağmur” bir yanıt vermek için titizlenmesini ve yanıtını bir – iki gün geciktirmesini normal karşıladığımı belirtmeliyim. 
Ama eminim bu hafta bitmeden ya da önümüzdeki haftanın başında bir yanıt gelecektir, onu sizlere ayrıca duyuracağım…
Ciner: Kiralama yok
Sabah ve atv’nin “kiracısı” Turgay Ciner ile yapılmış bir söyleşi dün NTV’de yayımlandı. 
Turgay Ciner’in bu konuda yaptığı açıklama şöyle:
“Sabah Grubu ile ortaklığımızın yapısı 2000 yılındaki haliyle devam etmektedir. Birincisi şunu açıklamak isterim: Bu grubu kiralamak gibi bir unsura gerek yok. Zaten bu grubun büyük ortaklarından bir tanesiyim. Yani ortağı olduğum şeyi niye kiralayayım? İkincisi kiralayacaksam BDDK işte bugün Türkiye’nin en otoriter, en kuvvetli kurumudur. Kiralayan o değil, bir kere kiralayacak olan makam o değil. Tamamen kamuoyu yanlış bilgilendiriliyor. Burada 2.5 milyon dolar, aylık 200 bin dolar gibi komik rakamların bir yere ödenecek şekli yok. Yalnız aylık maaş ve vergisi 7 – 8 milyon dolardır. Yani dualarla yürümüyor bu iş. Yalnızca kağıt cirosu 5 milyon dolardır. BDDK’ya ödenecek aylık 200 bin dolar tamamen hilafı hakikattir. BDDK’dan kiralanan herhangi bir unsur yoktur.” 
Belgeler öyle demiyor
Oysa benim elimde bulunan birkaç belge bambaşka şeyler söylüyor.
Bir tanesini örnek olarak vereyim ki Turgay Ciner ve şu sıralarda bir yanıt hazırladığını ümit ettiğim BDDK da nereye bakacaklarını daha kolay bulabilsinler… 
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Başkan Yardımcılığı’nın 02.09.2002 tarih ve BDDK.TMSF.02.TAH / 189 sayılı yazısı ve bunun incelenmesi sonucunda verilen karardan söz ediyorum.
Turgay Bey’in de bundan haberdar olduğuna eminim… Çünkü Sabah’ın künyesinde “Yayınlayan ve Marka Lisans Sahibi” olarak görünen Ciner’e ait Merkez Gazete Dergi Basım Yayıncılık San. ve Tic. AŞ.’nin hisseleri bu sözleşme nedeniyle TMSF lehine rehnedilmiş bulunuyor. 
Aylık 200 bin dolarlık kira bedelinin de aynı kararın 2. maddesinde açıklıkla belirtildiğini de yazayım. Hatta Turgay Bey için bir de kötü haber: Bu sözleşme kendi iradesi dışında bir nedenle feshedilse dahi Ciner’in şirketleri söz konusu kirayı bir yıl süreyle ödemeye devam edecek. 
Aynı yöntem uygulanmalı
Herhangi bir yanlış anlaşılmaya izin vermemek için şunu tekrar yazayım:
Turgay Ciner’in ya da bir başka girişimcinin bu sektöre girmesine karşı değilim. Tam tersine dürüst girişimcilerin vergisini ödedikleri temiz sermayeleriyle basın sektörüne yatırım yapmasını hem meslektaşlarım adına hem de kendi adıma destekliyorum. 
Benim itirazım şu: Batırılan Etibank’tan doğan kamu alacağının tahsil edilmesinde şeffaf bir yöntem izlenmeli. BDDK’nın tıpkı öteki bankaların değerlerini paraya çevirirken izlediği yöntemin aynısının bu grup için de izlenmesi gerektiğini söylüyorum… Ofislerdeki çöp kovalarını, kullanılmamış faks kağıtlarını bile açık arttırmayla satma duyarlılığını gösteren bir kurumun, Sabah ve atv ile ilgili olarak da aynı yolu izlemesi gerektiğini savunuyorum. 
İki nedeni var: Birincisi, kamu işlem ve ihalelerinin şeffaf olması gerektiğine inanıyorum… İkincisi, bu iki kuruluş da medya kuruluşu… Ve medya kuruluşları, demokrasilerde kendilerinden beklenen denetim görevini bir tek yolla kullanabilirler: Kendileri açık, şeffaf ve dürüst oldukları takdirde… 
İstediğim sadece budur…
Patronluk fena mı olur?
Turgay Ciner’in bu gruba 2000 yılında ortak olduğunu biliyorum. O zaman aklıma şu soru da geliyor: Neden Ciner’in şirketleri “yayınlayan ve marka lisans sahibi” olarak geçtiğimiz pazar günü künyede belirtilmeye başlandı? Sabah ve atv’nin imtiyaz sahibi Dinç Bilgin’in tüm malları üzerinde BDDK tarafından konulmuş tedbir var. Bu tedbir lisans haklarının devriyle ilgili olarak da geçerli. Bu tedbiri BDDK kaldırmadıysa künye nasıl değişti? BDDK’ya rağmen mi, yoksa BDDK ile yapılmış bir kira anlaşmasına istinaden mi? 
En iyisi BDDK’nın tüm kuşkuları giderecek bir yanıt vermesi… Sabah ve atv eğer bir kişi ya da gruba devredilecekse bu kamuoyunun gözü önünde olsun… Kimbilir, belki ihaleye bizzat ben de girerim… 26 yıllık meslek hayatımda her kademede çalıştım. Bir de patronluğu denesem fena mı olur? Laf aramızda, bu işi bazılarından çok daha iyi yapacağımı da biliyorum… Bakarsınız sonra bir parti kurup Başbakan bile olurmuşum!
