MİLLİYET

BDDK'dan bir açıklama bekliyoruz

 Sahipleri tarafından içleri boşaltıldığı için Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) devredilen bankaların zararlarını Türk halkı ödedi…
Yaklaşık olarak 32 katrilyon liralık bir zarardan söz ediyorum…

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) bu paraları, bankaların eski sahiplerinden tahsil etmeye çalışıyor. Bankaların isim hakları, taşınır ve taşınmaz malları satılıyor.
Bu konuda bugüne kadar ciddi bir ilerleme sağlandığını söylemek de mümkün değil. 20 milyar doların ancak 1.5 milyar doları tahsil edilebildi. Yaklaşık yüzde 8’i..

Tahsilat haliyle yavaş
Bir de “hortumlanmış” bankaların eski sahiplerinin bankacılık dışındaki işleri ve malları var. Bunların üzerinde de BDDK tarafından mahkemelerden alınmış tedbir kararları yürürlükte… Amaç, mal kaçırılmasını önlemek, tahsilatı mümkün kılmak.
Mal kaçırılmasını önlemek ciddi bir sorun, çünkü bu bankaların sahipleri kendilerine duymamız gereken güveni kendi bankalarının içini boşaltarak zedelediler. Benzer bir “mal boşaltma” girişiminin engellenmesi bu nedenle önemli…
BDDK’nın işinin gerçekten çok zor olduğunun farkındayım. Bir yandan bu malları paraya dönüştürüp, kamu alacağının tahsilini sağlamak gerekiyor. Öte yandan da bu tahsil işlemi sırasında, ekonominin hala ayakta kalabilen kuruluşlarının zarar görmemesi, üretime ve istihdama devam etmelerinin sağlanabilmesi gerekiyor.
Tahsilat işleminin bu kadar ağır yürüyor olmasının en önemli nedeni de bu kaygıdır diye düşünüyorum…
Gerçekten de binlerce işçinin çalıştığı tesisler söz konusu ve üretim şu ya da bu nedenle aksarsa bu insanlarımızın işsiz kalma tehlikesi de var.
BDDK’nın bu güç işin üstesinden gelerek, tahsilat sürecini hızlandırmasını bekliyorum.

Borç, 800 milyon dolar
Etibank’ın içini boşalttığı için Dinç Bilgin’e ait Sabah Gazetesi ve atv televizyonunun hisseleri üzerine de tedbir konmuştu. Bilgin Grubu’nun Etibank’tan “boşalttığı” paranın tutarı 500 milyon doları buluyor. Aynı grubun TMSF’ye devredilmiş bankalardan aldığı kredilerden doğan yaklaşık 300 milyon dolarlık bir borcu daha var. Yani Bilgin Grubu’nun kamuya borcu toplamı 800 milyon dolar civarında.
Bu paranın tahsil edilebilmesi için Sabah ve atv, Turgay Ciner’e ait iki ayrı şirkete kiralandı. Amaç, bir yandan gazete ve televizyonu ayakta tutmak, kira geliriyle de alacağın tahsilini sağlamak…

Ben de talibim!
Bu fikrin birinci kısmına bir itirazım yok. Elbette Sabah ve atv ayakta kalmalı ki hem grubun borcu tahsil edilebilsin, satıldığında toplu tahsilata olanak verecek bir varlık korunabilsin, hem de bu kuruluşlarda çalışanlar işlerini kaybetmesinler…
Ancak kiralama sözleşmesinin parasal boyutuyla ilgili ciddi bir itirazım var. Bir gazeteci olarak aynı koşullarla, hatta üç misli kira ödeyerek bu borcu 333 yılda ödemeye ben de talibim…
İyi yönetildikleri takdirde bu iki kuruluşun aylık net getirisinin, bir faiz yükü de taşımadıkları için 2,5 -3 milyon dolar düzeyinde olabileceğini biliyorum. Bu kirayı rahatça ödeyebilirim, meslektaşlarımla ortaklaşa bir gazete ve televizyonun sahibi olabilirim. Bu yazı aynı zamanda BDDK’ya sunulmuş “kamuoyuna açık bir teklif” olarak değerlendirilmeli..
Açıkça söylemeliyim ki, itirazım kira sözleşmesinin Turgay Ciner ile yapılmasına değil, kira bedelinin tutarına… Elbette Ciner de bu ülkede faaliyet gösteren her iş adamı gibi bu işe girmeye talip olabilir. Bir gazeteci olarak, dürüstçe para kazanmış, kazandığının vergisini dürüstçe ödemiş girişimcilerin bu piyasaya girmesini destekliyorum. Bu meslektaşlarım için yeni iş olanakları demek.

Yöntem yanlış…
Benim itirazım “kiralama” yöntemiyle ilgili… Bir kere kiralamadan önce bu iki kuruluşun satılması denenmeliydi. Böylece alacağın önemli bölümünü daha kısa sürede tahsil etmek mümkün olabilirdi. Bunun için bir ihale yapılabilirdi. İsim haklarının yanı sıra baskı tesisleri, vericiler, stüdyolar gibi maddi varlıklar, birlikte ya da ayrı ayrı ihale edilebilirdi.
Satış mümkün olmadığı takdirde kiralama yoluna gidilmeliydi, çünkü kiralama işlemi, her şeyden önce bu “değerlerin” çok uzun süre paraya dönüştürülemeyeceği anlamına geliyor…

Spekülasyonlara açık
Kiralama işlemine ilişkin duyuru ve ihale de kamuoyuna açık yapılmalıydı. Tıpkı BDDK’nın banka, otomobil, tablo, büro eşyası satışlarında uyguladığı yöntemle yürütülecek şeffaf ve herkese açık bir ihale…
Eminim bugün “kiracı” sıfatıyla sektörümüze giren Turgay Ciner de bunu tercih ederdi. Gereksiz spekülasyonların yapılmasını önlemek için…
BDDK’nın gerek kurumsal olarak, gerekse tek tek üyeleri bakımından ülkemizde saygın bir yeri var… Bu konumu spekülatif işlemlerle tehlikeye atmamak gerekiyordu. BDDK’dan bu nedenle bir açıklama beklemek kamuoyunun hakkıdır…