Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Orta direğin intikam seçimi

  Beş gün sonra sandık başına gideceğiz. Bu seçimin bundan öncekilerden farklı sonuçlanacağı şimdiden görülebiliyor. Bunu sadece seçim araştırmalarına bakarak söylemiyorum. Türkiye’nin son 20 yıldır geçirdiği dönüşümün sonucunu alacağımızı düşünüyorum.

Son 20 yıldır izlenen ekonomik politikalar Türkiye’de çok temel bir şeyin değişmesine yol açtı: Orta sınıf yok oldu.
Türkiye artık iki kesimden oluşuyor: Zenginler ve fakirler..
Genel eğilim, merkez partilerindeki küçülmeyi liderlerinin yeteneksizliklerine, parti içi demokrasi kanallarının çalışmamasına kısacası siyasetin üst yapısındaki tıkanıklıklara bağlıyor. Ama bu yanıltıcı. Merkez partilerinin başında bugünkünden çok daha farklı isimler olsaydı da sonuç bence değişmeyecekti.

Merkezin seçmeni tutucudur
Merkez partilerine geleneksel olarak orta sınıf seçmen oy verir.
Orta sınıf her şeyden önce tutucudur. Düzeninin bozulmasını istemez.
Bir işi vardır, çocuklarını rahatlıkla okutma, onlara sınıf atlatma ümidini içinde taşır. Borçlanarak bir otomobil ya da ev alabilmenin hayalini kurabilir. Çoğu kez bunu başarır da.. Düzeni bozulmadığı sürece kooperatif kredisiyle olsun, banka kredisiyle olsun bir mal edinebileceğini ve çalışarak borcunu ödeyeceğini bilir, hayallerine ulaşmak için çalışır.
Tutuculuğunun nedeni budur. İşini kaybetmekten, borcunu ödeyemez hale gelmekten, çocuklarını okutamamaktan korkar. Bunun için maceraya heves etmez.
Maceraya heves etmediği için de ne yapacağını aşağı yukarı bildiği, daha önce denediği merkez partilerini desteklemeye devam eder.
Bugün merkez partilerinin barajı geçip geçmeyeceğinin tartışılıyor olmasının temel nedeni budur.
Bu seçim de dahil olmak üzere son üç seçimde merkez partilerinin erimesi ve ideolojik olarak “marjinal” kabul edilebilecek partilerin sırayla “oy patlaması” yapmalarının nedeni de budur.

Ümit bitince macera başlar
Geleceğinden ümit kesen insanlar çoğu kez yaptıklarının bir macera arayışı olduğunu bilmeden yeni şeyler söyleyenleri denemek isterler. Çünkü kaybedecekleri bir şey yoktur. Çoğu işini kaybetmiştir, işi olanlarsa eski yaşam standardına ulaşmayı hayal bile edemiyordur.
Macera aradıklarını bilemezler, çünkü kim gelirse gelsin daha kötü bir duruma düşmeyeceklerini düşünürler. Bir de “ceza” vermek isterler.. Kendilerini bu duruma düşüren siyasetçilere, ekonomik kayıplarının sorumlusu olarak gördükleri zenginlere, sistemin savunucusu durumundaki aydınlara ceza vermek isterler. Bu cezayı verebilecekleri tek yer de seçim sandığıdır.

Kazanan parti ‘aldanmamalı’
Oy patlaması yapan marjinal partiler bu oy patlamasını kendilerinin yarattıklarını sanırlar. Aldıkları oyların aslında “başkasına verilmeyen oylarödan oluştuğunu dikkate almazlar.
Geçtiğimiz iki seçimde bu hataya düşen o partilerin bugün barajı geçip geçmeyecekleri tartışılıyor..
Bundan sonra Türkiye’yi bekleyecek siyasi tablonun nasıl şekilleneceğini belirleyecek unsur da budur.. Bu seçimin oy patlaması yapacak marjinal partisi, bu oyları kendi siyasi görüşüne verildi diye kabul eder, bildiğini okumaya devam ederse gelecek seçimde de bir başkasının yükselişini izleyeceğiz.

Peki kim kalıcı olur?
Böyle olmaz da bu parti akılcı ekonomik politikalarla orta sınıfı yeniden yaratmayı ve güçlendirmeyi başarabilirse üç seçimdir süren bu davranış biçiminin değiştiğine de tanıklık edeceğiz.
O zaman bugün marjinal olarak görünen parti bir merkez partisine dönüşür ve uzun süre ciddi bir oy olarak ülkenin yönetiminde söz sahibi olabilir.
Bir marjinal partinin merkez partisine dönüşmesi ancak böyle bir süreçte mümkün olabilir. Liderinin ne yapmak istediğinden, bunu partisine kabul ettirip ettiremeyeceğinden daha çok belirleyici olan budur.
YSK’nın seçim yasakları olmasaydı bu yazıyı parti isimleriyle yazabilir ve söylemek istediklerimi daha iyi açıklayabilirdim. Okuyucudan ricam, bu yazıyı okurken gerekli yerlere parti isimlerini kendisinin koymasıdır.