Recep Tayyip Erdoğan seçimlere girebilmek için verdiği hukuk mücadelesini kaybetmiş gibi görünüyor. Gerçi, son sözü bu ay sonuna kalmadan Yüksek Seçim Kurulu söyleyecek ama YSK’nın, Yargıtay kararını ve daha önce verilmiş bir başka Anayasa Mahkemesi kararını yok saymayacağını şimdiden söylemek mümkün.
Türkiye bir hukuk devletiyse, yargının en yüksek organlarının verdiği kararın meşruiyetini tartışmak mümkün değil.
Bu durumda “küskünlerin” hayali gerçek olabilir mi? Recep Tayyip Erdoğan’ın seçime giremeyeceğinin belli olması, seçimleri erteletmek isteyen YTP, ANAP ve bir kısım liste küskününün yeniden heveslenmesine yol açabilir mi?
İlk bakışta böyle düşünmek için geçerli nedenleri var.
AKP’nin çıkmazı
Recep Tayyip Erdoğan, kendisi hakkında verilmiş hüküm nedeniyle haklarının iadesi istemiyle şubat ayında yeniden mahkemeye başvurabilir ve bu isteği kabul edilirse seçimlere katılma hakkını kazanabilir. Böylece mesela gelecek yılın nisan ayında yapılacak bir seçime partisinin başında girmesinde bir sorun olmaz.
Ancak bu düşüncenin AKP çevrelerinde pek taraftar bulmadığı, Abdullah Gül’ün sözlerinden de açıkça anlaşılıyor.
Bir kere AKP, kendisiyle ve daha önce açıkladığı görüşlerle tutarlı kalabilmek için seçimin ertelenmesine karşı çıkmak durumunda.
İkincisi, bundan önceki seçimde Apo’nun yakalanmasının DSP’yi nereden nereye taşıdığını AKP’nin unuttuğunu sanmıyorum.
Almanya seçimlerinde yakın zamana kadar muhalefetin 7 puan gerisinde görünen sosyal demokratların, Almanya’yı vuran sel felaketinin ardından sağladıkları ilerleme de bir başka ilginç örnek…
Seçimin ertelenmesinden sonra meydana gelebilecek olayların kimin yelkenine rüzgâr taşıyacağını ise şimdiden kestirmek mümkün değil.
Rüzgâr, onlardan yana
Şu anda seçim araştırmaları AKP’nin mükemmel bir rüzgâr yakaladığını ve tek başına iktidara gelmesinin de mümkün olabileceğini gösteriyor.
AKP, bu rüzgârı kaybetmek istemeyecektir.
Öte yandan, Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin başında seçim kampanyasını sürdürmesine de bir engel yok. Erdoğan’ın kurucu üye olamayacağı yolundaki Anayasa Mahkemesi kararı ile ilgili düzenleme de kısa süre içinde yapılacak. Erdoğan, kurucu üye sıfatını taşımadan partisine yeniden Genel Başkan olacak…
Liderlik sınavı başlıyor
AKP açısından sorun, bundan sonra partinin başbakan adayının kim olacağının seçilmesinde düğümleniyor.
Bülent Arınç gibi radikal bir isim mi, yoksa merkez sağ seçmene daha sempatik gelebilecek Abdullah Gül mü? Yoksa, Recep Tayyip Erdoğan da kendisine bir kukla emanetçi mi seçecek?
Bugüne kadar AKP çatısı altında ciddi bir politik hata yapmayan Erdoğan’ın liderlik sınavı burada başlıyor… Bunu nasıl çözeceği, hangi çözüme yeşil ışık yakacağı aynı zamanda AKP’nin seçim şansını da ciddi olarak etkileyecek diye düşünüyorum.
Erdoğan hakkındaki YSK kararı açıklanana kadar siyasetin gündemi belli ki daha çok bu konu üzerinde yoğunlaşacak.
