Okuma yazma öğrendiğim ilk günden beri gazetelerin spor sayfalarını düzenli olarak okurum.
Her spor okuyucusu gibi benim de en çok dikkatimi çeken haberlerin başında transfer haberleri gelir.
Ve kendimi bildim bileli ilk kez bir transfer mevsiminde, gazetelerin spor sayfalarında Fenerbahçe’nin adının bu kadar az geçtiğine tanık oluyorum.
Rakiplerin elinden son anda kaçırılan futbolcular, rekor transfer ücretleri, kulüp yöneticilerinin yazlıklarında denize giren yeni transferler…
Gazetelerin spor sayfaları bunlarla dolu olurdu.
O sezon Türkiye liginde kim sivrilmişse, bilirdik ki Fenerbahçeli yöneticiler ne yapıp ederler, onu gelecek sezon Fenerbahçe forması giymeye ikna ederlerdi.
Bu “büyük transferler”in bazen hiç oynamadan bütün sezonu yedek kulübesinde geçirdikleri bile olurdu, buna da hiç şaşmazdık. Çünkü o zaman “iyi oyuncu rakipte oynayacağına, benim kulübemde otursun” anlayışı vardı Fenerbahçe’de..
Bütün bunların bir “hovardalık” olarak nitelendiğini de sezon sonundaki yorumlarda okurduk.
Bu transfer sezonunda, Fenerbahçe’nin sessizliğine tanık olan taraftarların bir bölümü o günlere nostaljik bir özlem duyuyor olmalı.
Elbette o günlerde yapılanların tümünün doğru, bugünkü sessizliğin tümüyle yanlış olduğunu savunmuyorum.
Ama Fenerbahçe’nin geçen sezon ortaya çıkan eksikliklerinin bu transfer döneminde giderileceğini ümit eden bir taraftar olarak bu sezonki sessizlikten ürktüğümü ifade etmeliyim.
Kanatlar sorunlu
Takımın kalecisinin kim olacağı hâlâ belli değil, sol kanat oyuncusu açığı giderilebilmiş değil, forvette Serhat, Hooijdonk ve Murat Hacıoğlu gibi isimlerin gitmesinden doğan eksiklik tamamlanabilmiş değil.
Sezon sonunda Daum ile iki yıl daha çalışmak üzere sözleşme yapılmış olması da sorunu bence daha büyütüyor.
Daum’a karşı olduğumdan değil bu söylediğim.
Ama eğer Daum, iki yıl daha takımın başında kalacaksa, yapılması gereken Daum’un kafasındaki oyun sistemine uygun bir kadro kurmak olmalıydı. Bunu Daum ile yapılan anlaşmanın ertesinde de yazmıştım.
Daum’un orta sahayı hızlı geçmeye dayalı oyun anlayışında, kanat oyuncularının oyunun iki yönünü de oynayabilen türden oyuncular olması gerekiyor.
Hem geri dörtlünün hem de orta dörtlünün iki kanadından söz ediyorum..
Ve Fenerbahçe kadrosu bu açıdan bakıldığında yetersiz.
İleri ikilide Anelka ve Nobre birlikte görev yapacaklarsa, Alex hemen arkalarında oynayacaksa, orta sahanın iki kanadındaki oyuncuların savunma yönleri de zayıfsa ve geri dörtlünün iki kanadında oynayan oyuncular onların bu açıklarını kapatabilecek fizik güce ve oyun zekasına sahip değillerse, bu sezon da orta saha sadece Aurelio’ya kalacak demektir..
Yani geçen sezonki oyunun bir tekrarını izleyeceğiz ve Fenerbahçe’nin karşısına çıkacak her diri takım, taraftarın yüreğini ağzına getirecek demek bu..
Uyumsuzluk var
Fenerbahçe’nin mevcut kadrosundaki oyuncular, bir başka sistemde çok başarılı olabilecek, yetenekli oyuncular.
Fenerbahçe’nin Deniz, Selçuk, Serkan, Tuncay, Önder, Yozgatlı, Kemal, Servet gibi genç oyuncuları var ve bu oyuncular Galatasaray’ı UEFA Şampiyonluğu’na götüren sistemde oynayabilseler, yenilmez bir takım olabilecek çaptalar.
Ancak Daum’un sistemi bu değil ve kadroyla, sistem arasındaki uyumsuzluk ciddi bir transfer çalışmasını gerektiriyor.
Ancak bugüne kadar bu konuda herhangi bir girişimin hâlâ yapılmamış olması, yönetimin bu sorunun farkında olup olmadığı sorusunu akla getiriyor.
Takım, ilk antrenmanına bugün çıkacak ve transferin hâlâ tamamlanmamış olması ciddi bir sorun.