MİLLİYET

Yunan tavernasında Japon olursun inşallah!

 Fenerbahçe – Panathinaikos maçı için gittiğim Atina’dan yeni bir meslek sahibi olarak geri döndüm: Yunanca şarkı sözü yazarlığı!..

Şimdi abarttığımı düşüneceksiniz ama hiç de değil… Üç günlük Atina gezimin 90 dakikasını maçta, 2 saatini de maçtan sonra statta holiganların dağılmasını bekleyerek geçirdim. Uyku ve yemekle geçen zamanın dışında kalan toplam 20 saatte de bu yeni mesleğim için “staj” yaptım. Yani, taverna ve müzikhollerde güneşi doğdurdum!
Sonunda şunu rahatlıkla söyleyebiliyorum: Bir Yunan şarkısına güfte yazmak istiyorsanız bilmeniz gereken kelime sayısı bir adet… Rakamla: 1…
Bu büyülü kelime “agapi”den başkası değil. Aşk anlamına geliyor Yunanca’da…
Eğer bu kelimeyi ve bu kelimeden türetilmiş bazı kalıpları da biliyorsanız hemen kalemi kâğıdı elinize alabilirsiniz…

Yunanca aşk başkadır
İşte size yardımcı olacak küçük bir sözlük:
Agapi mu – Sevgilim.
Sagapo – Seni seviyorum.
Magapas? – Beni seviyor musun?
Agapa me – Beni sev.
Agapala mu – Benim küçük sevgilim…
İnsanın hiç anlamadığı bir dilde saatler boyunca şarkı dinlemesinin ne demek olduğunu bilmem hayalinizde canlandırabiliyor musunuz?
Gecenin sonunda “Apopse kalis bammm!” (Bu gece patlayacağım) noktasına geliyorsunuz ama bu arada hep aynı kelimelerin tekrarlandığını fark ediyor ve giderek kafanızı sağa sola sallayarak o şarkılara katılabiliyorsunuz.

Akdeniz kanı şart
Elbette bunu yapabilmeniz için damarlarınızda bir Akdeniz kanı olması da gerekiyor… Türk, İtalyan, İspanyol ve Arap olmaktan söz ediyorum…
Bu olmadığı zaman, bir insanın ne kadar gülünç duruma düşebileceğini de yine o gecelerden birinde bir kulüpte fark ettim.
Bunun yaşamımın “en unutulmaz komik anısı” olduğunu da söylemeliyim…
Şöyle bir manzara gözünüzde canlandırın: Büyük bir salon… Sahnede buzikiler, gitarlar, bateri ve org çalan kalabalık bir orkestra… Önlerinde Yunanistan’ın BBG’sinden yeni keşfedilmiş, sahneye çıktığında bütün kızların çığlık attığı Robbie Williams’ın Yunan versiyonu bir çocuk ile “acayip seksi” boya sarışını bir kız şarkı söylüyor…
Fonda “Çiftetelli Turkiko”nun oynak ritmi… Bütün salon ayakta, göbek atıyor: 200’e yakın Yunanlı, dört Türk, bir İstanbullu Rum, bir İngiliz oğlan ve bir Japon kadın…
İngiliz çocuk Simon Le Bon’a benziyor ama göbek atma yeteneği ancak John Taylor kadar… (Duran Duran’ı hatırlamayanlar, internette resimlerine bakabilirler.) Önündeki masanın üzerinde, toplam 50 santimetrekarelik bir alanda kalçaları vücuduna göre biraz büyükçe, siyah mini elbiseli bir Yunanlı kız kıvırıyor ki Asena küçük dilini yutabilir… Çocuk belli ki kıza hayran ve onun gibi dans ederek kızın gözüne girmeye çalışıyor, ama nafile.. Bir sol ayağını öne atıyor, bir sağ ayağını… Ritmi tutturamayınca düşecek gibi oluyor: Göbek bir türlü kendi etrafında dönemiyor… Bu komik sahneye güldüğüm anlaşılmasın diye başımı çevirince “doluya tutuluyorum”…

Yeni beddua!
“Hiç yaşınızı göstermiyorsunuz” yaşında bir Japon kadın, yüzünde dev bir tebessümle ellerini havaya kaldırmış olduğu yerde zıplıyor… Bizim Türkçe söylenen barlarda gördüğümüz “eller havaya”nın “suşi yemiş” versiyonu bu… Ama ne elleri bir yılan gibi kıvrılabiliyor, ne kalçasını oynatabiliyor… 19 Mayıs törenlerinde hareketlerini ezberleyememiş tembel bir öğrenci sanki…
Kendimi daha fazla tutamıyorum bu manzara karşısında…
Artık globalleşmenin hiç de zannedildiği kadar kolay bir süreç olmadığını biliyorum… Ve düşmanlarıma söyleyecek yeni bir bedduanın sahibiyim: Bir Yunan tavernasında Japon olursun inşallah!