Hakkı Devrim’in Türkçe konusunda en az kendisi kadar titiz bir okuyucusu bir televizyon spikerinin “devrilen otomobilde iki erkek ile bir baayan vardı” deyişine sinirlenmiş. 0kuyucumuz Dinçer Güner, “Bayan” kelimesindeki birinci ‘a’nın uzatılarak okunmasının yanlış olduğunu söylüyor.
Bununla ilgili notu dün Hakkı Bey’in köşesinde okuyunca önce yalnız olmadığımı görüp sevindim. Notun tümünü okuyunca benim takıntım ile Hakkı Bey’in okuyucusunun takıntısının farklı noktalarda olduğunu gördüm. Madem söz ‘bayan’ kelimesinden açıldı, bununla ilgili kişisel takıntımı da artık rahatlıkla açıklayabilirim diye düşündüm.
‘Bayan’ kelimesinin Türkçeye girişi yanılmıyorsam “efendi, bey, paşa gibi unvanların kaldırılması”na ilişkin yasanın yayımlanmasıyla olmuş. (Ki yanılmıyormuşum, Hakkı Bey’e sordum öğrendim.)
Aslında bu olay, dil konusunun Işılay Hanım’ın zannettiği gibi kanunlarla düzenlenemeyeceğini gösteren güzel bir örnek.
Cumhuriyet öncesinin hitap deyişleri olan ‘efendi, bey ve paşa’nın kullanılması bir yasayla yasaklanınca o günlerde ‘bay’ ve ‘bayan’ kelimeleri kullanılmaya başlanmış: Bay Salim, Bayan Yeşim gibi…
İngilizcedeki ‘mister’ ve Fransızcadaki ‘monsieur’ ve onların ‘dişilleri’nin karşılığı olarak kullanılan ve o dillerde kullanılış biçimiyle ismin önünde yer alan bu hitap deyişleri,’ yasal zorlamalara rağmen tutmadı ve yerini kısa sürede yine ‘efendi, bey ve paşa’ya bıraktı.
Türkçe titizliği herkesçe bilinen ve önerdiği birçok kelime yerine oturan Bülent Ecevit’in çabasını (yani isimlerden önce ‘sayın’ hitabının kullanılmasını) bir kenara bırakacak olursak bugün kanunla yasaklanmış hitap deyişlerini yaygın olarak kullanıyoruz ve bundan da rahatsız olmuyoruz.
Zamanla ‘bay’ kelimesi birisine hakaret etmek için kullanılan bir sıfata dönüşürken (örneğin Bay Ali Haydar Şen ifadesindeki gibi), ‘bayan’ kelimesi de “kadın” yerine kullanılmaya başlandı.
Benim de ‘bayan’ kelimesinden gıcık kapmam işte bu döneme rastlıyor.
Hakkı Bey’in okuyucusunun takıldığı cümleye dikkat ederseniz ‘bayan’, ‘erkek’ kelimesinin karşıtı olarak kullanılıyor.
Önceleri ‘lumpen’ kesimin dilinde kadın karşılığına kullanılan bu kelime söyleniş de değiştirmiş ve ‘baayan’a dönüşmüş. Ne de olsa lumpen ağzı; nerede büzülmesi gerektiğini, nerede durması gerektiğini bir türlü kestiremez!
Lumpenliğin bütün toplumumuzu bir ur gibi sardığını şuradan anlayın ki, televizyon haber merkezleri bile bu kelimeyi ‘kadın’ yerine rahatça kullanabiliyor.
‘Kadın’ın yerini ‘bayan’a terk edişinde esas rolü toplumsal bilinçaltımızın oynadığını düşünüyorum.
Çünkü ‘kadın’ı esas olarak “ikinci sınıf” bir tür olarak kabul ediyoruz ve onun yerine ‘yenge’, ‘abla’, ‘bayan’ gibi kelimeleri kullanarak, hitap ettiğimiz kişiyi aşağılanmaktan kurtardığımızı varsayıyoruz.
Yüz yüze hitaplarda ‘bey’ karşıtı olarak ‘hanım’ı kullanıyoruz ama kimliği belirsiz bir kadından söz ederken manav çırakları ve minibüs muavinleri gibi ‘bayan’ kelimesini kullanmakta tereddüt etmiyoruz.
Bu yüzden ne zaman ‘bayan’ hitabını duysam ‘yılan’ görmüş gibi tüylerim diken diken oluyor ve aklıma eski ama son derece komik bir tango geliyor: Bay bayansız olamaz, bayan baysız olamaz!
