Toprağı bol olsun Alfred Hitchcock ile ortak bir yönüm olduğunu öğrendiğimde ne kadar mutlu olmuştum, bilemezsiniz.
Atilla Dorsay’ın 100 Yönetmen’ini okurken keşfetmiştim bunu. Büyük üstad ‘soğuk sarışınları’ beğeniyordu. Tipik bir İngiliz kadını tarif ediyordu kendisiyle yapılmış söyleşide: Dışardan bakıldığında bir buz dağını andıran, muhafazakâr görünümlü ama bir taksinin arka koltuğuna oturduğunda da insanın üzerine atlayan ateş gibi bir sarışın! 
Grace Kelly, Kim Novak, Doris Day gibi yıldızlar hep bu özellikleri sayesinde onun ölümsüz yapıtlarının kahramanları olma hakkını kazanmışlardı. Soğuk görünümlü, ama kalemle çizilmişçesine düzgün hatlı, her ölçüye göre ‘güzel kadınlar’dı bunlar. 
Kadın oyuncuların kusursuz güzeller arasından seçildiği dönemler artık geride kaldı. Son yılların önde gelen yıldızları insanlığın güzellik anlayışındaki değişimle birlikte artık kusursuz güzeller arasından çıkmıyor.
En çok kazanan film oyuncuları örneğin Julia Roberts hatları tek tek incelendiğinde ‘çirkin’ bile sayılabilecek bir kadın. ‘Çarık ağızlı’, koca kulaklı, korkunç diz kapaklı bacakları bir çift çırpı gibi.. Ama yine de kimsenin gözünde Julia Roberts’ın çirkin olduğu gibi bir imaj uyanmıyor. 
Benim son yıllarda en beğendiğim oyuncu Gwyneth Paltrow da bunlardan biri. (İsminin ne kadar zor söylendiğine dikkat ettiniz mi? Demek ki film oyuncularının adını kolay söylensin diye değiştirme geleneği artık Hollywood’da bile terk edilmiş.) 
Miss Paltrow’u åşık Shakespeare’de, Sliding Doors’da izlemiş olmalısınız. Çizgileri tek tek incelendiğinde çoğu insana çirkin gelebilecek ama ‘güzel’ duygusu uyandıran bir kadın…
Plastik güzellikleriyle herkesi büyüleyen ‘taş bebekler’ hâlâ varlar ama esas çarpıcı etkiyi yaratanlar ‘çirkin ördek yavruları’ arasından çıkıyorlar. 
Kadının hayat içindeki duruşu belirliyor güzellik anlayışının çerçevesini. Hem fizik olarak duruşu, hem de toplumsal ilişkiler içindeki duruşunu kastediyorum..
Ortega Y. Gasset’in deyişiyle ‘belirli bir varolma biçiminde görülen anlatımcı çekicilik’ ön plana çıkıyor. 
Kadınlar erkeklerin ilgilerinin her zaman plastik olarak en güzel kadına yönelik olduğunu zannedip, bu amaca ulaşmak için kendilerini paralarlarken fena halde yanılıyorlar. Hatta Gasset bu tür plastik güzelliğin kadını bir tür sanat eserine dönüştürdüğünü ve kendini yalıtlayarak erkeklerle arasında bir mesafe oluşturduğunu da iddia ediyor. “Bu tip güzeller beğenilirler, ama sevilmezler. Aşkın öncü görevini üstlenen yakınlaşma arzusu salt bu beğeninin getirdiği uzaklık nedeniyle olanaksızlaşmış olur” diyor. (Okulun en güzel kızının genellikle hiç erkek arkadaşı olmadığını hatırlayın.) 
Bu pazar günü durduk yerde bütün bunların aklıma nereden geldiğini merak ediyor olmalısınız.
Bahar geldi, yaz yaklaşıyor. Neredeyse tanıdığım bütün kadınlar bir ‘güzelleşme’ telaşı içindeler. Perhizlerin biri bitiyor, öbürü başlıyor. Sıska kızlar bile kan ter içinde jimnastik salonlarında koşturup duruyorlar. Gazete ve dergilerdeki ilanlardan anladığıma göre güzellik malzemelerinin satışlarında da bu aylarda bir patlama yaşanıyor olmalı. Bence bu eziyet boşuna. 
Gerçekten etkileyici bir kadın olmanın yolu bunlardan geçmiyor. Hayatın içinde durmayı bilmekten, ‘anlatımcı bir çekiciliğe sahip olmayı öğrenmekten’ geçiyor.
