RADİKAL

Bir film seyrettim, yazı konum değişti!

Biraz gecikmeli de olsa sonunda ‘Gözü Tamamen Kapalı’yı seyrettim. Kubrick’in filmi ‘Eyes Wide Shut’ın adını çevirirken filmi seyretmemiş olmalılar diye düşündüm. Niye böyle düşündüğümü birazdan anlatacağım.

Filmin seyredenleri ‘siyah ve beyaz’ olarak ikiye bölmesine de hiç şaşırmadım. Zaten herkes beğenmiş olsaydı Kubrick’in aziz ruhu bundan ‘muazzep’ olurdu diye de aklımdan geçirdim. Peşinen söyleyeyim ki ben filmi beğenenlerin tarafındayım, hiç sıkılmadan birkaç kez daha seyredebilirim.
Kubrick’in filmi evlilik, kıskançlık, aldatma, cinsellik, erotizm, çağdaş burjuva yaşamı üzerine kurulmuş. Bu açıdan klasik bir Kubrick filmi de diyebiliriz. İnsan doğasının, insanların birbirleriyle ve toplumla ilişkilerinin bir başka boyutu bu. İz bırakan öteki Kubrick filmleri gibi fantastik ama gerçek olabilecek bir öykü..
Film, her şeyden önce kadın-erkek ilişkileri açısından değerlendirilmeli diye düşünüyorum. Cinsiyetlerden erkek olanı ‘ayrıcalıklı’ bir role sahip. ‘Düşman bilinçler’ olarak tanımlayabileceğimiz erkek ve kadından ikincisi, bu cinsel güç mücadelesinde kendi yenilgisine göz yumuyor. Kadın, erkekle mücadele ediyor ama ciddi bir rakip gibi de davranamıyor. Öte yandan bu durum, kadının ‘boyun eğmesi, teslim olması’ anlamına da gelmiyor. Kadın bir nesneye dönüştürülmeye boyun eğiyor ama erkek karşısındaki davranışlarıyla bu boyun eğişin ‘toplumsal rol gereği’ olduğunu da vurguluyor.
Bazı aklı evvel yorumcuların ‘daha iyisi Türk seks filmlerinde bile var’ diye küçümsedikleri ‘orji’ sahneleri, kadının nesneleşmesinin altını çiziyor. Yaşadığımız dünyada kadının kendisi için erkekler tarafından tanımlanan bu konumu mücadele etmeksizin kabullenişini anlatıyor.
Öte yandan yine yaşadığımız dünyadaki kadının rolüne ilişkin olarak bir başka gerçeğin de altı çiziliyor. Filmin kadınları, belirgin bir kayıtsızlıkla erkeklerin önünde soyunup, onun karşısında canları ne isterlerse yapabiliyorlar. Kundera’nın, Yavaşlık’ta anlattığı gibi: “Burada benim yanımda bulunmanın hiçbir önemi yok. Bakışların vücudumun bir tek miliminin bile umurunda değil. Senin karşında ne istersem yaparım, en uygunsuz şeyleri yapabilirim, senin önünde kusabilirim, işeyebilirim, cinsel organımı yıkayabilirim..”
Kadının teslim oluşa ve ikinci cins olarak tanımlanmaya karşı sessiz bir isyanı sanki bu.
Filmin adındaki ‘wide’ (açık) ile ‘shut’ın (kapalı) yan yana gelmesi bu yüzden basit bir kelime oyunu da değil. Filmin adı doğru çevrilmemiş derken bunu kastediyorum. Bence Türkçede ‘Gözler faltaşı kapalı’ daha uygun olurdu…
Aslına bakarsanız neredeyse tüm erkekler ve kadınlar kendi ilgi alanlarına gömülmüş olarak yaşarlar. Dışlarında olup bitenlere karşı bir ilgi duymazlar. Gözleri hem açıktır; ilgi alanlarındaki her şeyi görürler, hem kapalıdır; ilgi alanlarının dışındakilere karşı bir itki hissetmezler.. Gasset “küçük burjuvaların has biçimde âşık olmaları bu yüzden güçtür” diye yazıyor: “Onlar için yaşam, bilinenler ve anlaşılanlar üzerinde direnmekten, hep o aynı günlük tekdüzelikten alınan sarsılmaz doyumdan oluşur.”
Filmin final sahnesinde Kidman’ın hiçbir şey yaşanmamış gibi ilişkinin en başındaki amaca dönmeye yönelik çağrısının sebebi de bu olmalı.
Öyle görünüyor ki bu film üzerine bir kaç yazı daha yazacağım. Kubrick’in veda filminin basit bir ‘evlilik boştur’ önermesine indirgenmesinin haksızlık olduğunu düşünüyorum.