RADİKAL

Bir zamanlar Antalya

 Gazetede okuduğum bir haber beni çocukluk günlerime götürdü. Habere göre bu tatilde Antalya’ya tam 200 bin kişi gidecekmiş.

Yanlış hatırlamıyorsam, 1965 yılında ben dokuz yaşında bir çocukken yine bir Ramazan Bayramı’nda Antalya böyle bir yerli turist akınına uğramıştı. O zamanlar Antalya 60 bin nüfuslu küçük bir şehirdi. İki küçük motel, bir de Büyük Otel… Şehir böyle bir akını karşılamak için yeterli yatağa sahip değildi.
Ankara’dan, İstanbul’dan gelip de yatacak yer bulamayan ailelerden bir kısmı evlerde misafir edilmişti. Mahalledeki çocuklarla birlikte, bir bayramı evlerinde geçirmek yerine yabancı bir kente gelmeyi tercih eden bu ‘garip’ insanları çok yadırgadığımızı hatırlıyorum.
Aradan geçen yıllar toplumsal alışkanlıklarımızı öylesine değiştirdi ki artık bayram tatilini evinde geçirenler yadırganıyor.
Yılların değiştirdiği şey sadece alışkanlıklarımız değil.
Bu tatilde Antalya’ya gidenler, 30 yıl önce gidenlerden çok daha farklı bir kentle karşılaşacaklar. Bahçelerdeki portakal, mandalina, yenidünya ağaçları söküleli ve yerlerine her biri en az yedi katlı beton bloklar dikileli beri Antalya artık portakal çiçeği kokmuyor. Nar çiçeklerinin göz alan kırmızısını hatırlayan bile yok. Yaseminlerin iç bayıltan kokusu şehrin sokaklarında akşam üzeri gezintisine de çıkmıyor. Kırmızı bir domatese saplandığında tazeliğini günlerce koruyan fuller de belki bir iki balkondaki teneke saksılarında kaldı.
Babamın şair arkadaşı Metin Demirtaş’tan geçenlerde bir mektup aldım. “Çocuklarımıza portakal ağacını tanıtmak için Çakırlar’a kadar uzanmak gerekiyor” diye yazıyordu: “Çakırlar için korkuyorum: Bir yerlerde ‘imar planı’ adı altında o yörenin, o yörede kalan son yeşil alan ve portakal bahçelerinin de bugünlerde katline ferman yazılıyor olabilir.”
Metin Demirtaş mektubunda Atatürk zamanında dikimine başlanan Narenciye Bahçesi’nin bile ‘kent planlamacılarının elinden zor kurtarıldığını’ yazıyordu.
Bugün eski Antalya’dan geriye sadece Baki Süha’nın, Hamit Macit’in, Metin Demirtaş’ın şiirleri kaldı. Bu tatilde Antalya’ya gidenler ve eski Antalya’yı özleyenler için Demirtaş’ın ‘Antalya Şiiri’ni sunuyorum:
* * *
Bir Antalya şiiri için
Mavilere bürünmüş
Bahçelerde dolanmış
Portakal çiçeği kokan bir imge gerekli ilkin.
Ne portakal bahçeleri kalmış
Ne bir portakal ağacı
Böyle bir şiir için.
Neyse ki deniz kurtarabilmiş kendini
Işıl ışıl göz kırpıp duruyor
Mavi bürümcüğü içinde
İnsanı baştan çıkarmak için.