RADİKAL

E.T.'nin küçük yıldızı…

 Dikkatli okuyucular mutlaka farkındadır; gazeteler ve dergiler dünyanın her yerinde bazı haberleri hep aynı klişe ile verirler.

Bunun çağımızdaki en iyi örneği Drew Barrymoore’dur. Drew, biliyorsunuz sarışın, alımlı ve güzel bir genç kadın. Bu hafta sinemalarda gösterime giren ‘Evlilik Öpücüğü’ isimli filmin de başrol oyuncusu. Radikal Cumartesi’de bugün Drew hakkındaki bu yorumuma (gençliği ve güzelliği konusundaki) katılacağınızı garanti eden fotoğrafları da var.
Drew Barrymoore yıllar önce küçücük bir kızken E.T. filminde rol almıştı. Aradan yıllar geçti ve sinema izleyicileri ile gazeteciler birdenbire Drew’i karşılarında büyümüş ve serpilmiş bir genç kız olarak görüverdiler.
O zaman herkes merak etti: Bu kız bunca zamandır neredeydi?
İşin aslı çabuk anlaşıldı. Drew, E.T.’de oynadıktan sonra ergenlik süreci içinde uyuşturucu bağımlısı olmuş ama bu illete teslim olmayarak mücadele etmiş ve yeniden afişlerin tepesine çıkabilmek için yıllarca uğraşmış.
Bu yüzden gazetelerde yayımlanan Drew ile ilgili ilk röportajların tümünde konu buydu: E.T.’nin küçük yıldızının nasıl olup da uyuşturucuyu yendiği ve iyi bir film oyuncusu olmayı başardığı anlatılıyordu.
İnsanın adının bir kere dokuza çıkınca sekize inmeyeceğinin en iyi örneğinin Drew olacağı bundan sonra ortaya çıktı.
O günden beri ne zaman Drew Barrymoore ile ilgili bir haber yayımlansa aynı klişe başlıklarda ya da haberlerin giriş spotunda tekrarlandı, durdu: E.T.’nin küçük yıldızı uyuşturucuyu yendikten sonra…
Bu aşağı yukarı 6-7 yıldır benim yönettiğim tüm yayınlar da dahil olmak üzere dünyanın bütün gazete ve dergilerinde bıkılıp usanılmadan tekrarlanıyor. Aynı giriş cümlesini yerli yabancı basında hiç okumadıysam en az 500 kere okuduğuma yemin edebilirim. (Yeni bir örneği için bakınız: Radikal Cumartesi.)
Bu tür klişe laflar aslında zamana karşı yarışan gazetecilerin kurtuluş simidi gibi. İnsanı düşünmekten ve yeni bir şeyler söyleme zahmetinden de kurtarıyor.
Mesela bir İngiliz takımı bir Türk takımını yenerse tüm İngiliz gazeteleri aynı başlıkla çıkıyor: Hindi dolması! Ya da Alman basınında bir Türk güzeli ile ilgili bir haber yayımlanıyorsa başlık yine hep aynı oluyor: Türk lokumu!
Bizim Türk basınının da bu tür klişeleri var: Televizyonda ‘Bu ikiliye dikkat’ isimli dizi oynadığı dönemlerde her gazetede her gün en az bir tane ‘Bu ikiliye dikkat’ başlığı çıkıyordu. Haberin ekonomi, spor, adliye ya da siyasetle ilgili olması durumu değiştirmiyordu. Eğer haber iki kişiyi konu alıyorsa bu başlık uçup gelip, sayfadaki yerine konuveriyordu.
Yankı Dergisi’nin yazıişleri müdürü olduğum yıllarda ne zaman böyle klişe bir başlık atsam, rahmetli Nihat Subaşı ‘ulan kerata’ diye başıma dikilirdi.
Nihat Hoca’yı gerçekten çok özlüyorum.