Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel hükümeti kurma görevini Bülent Ecevit’e verdiğinde yazdığım yazıda şöyle demiştim: Siyaset satrancında Demirel’in hamlelerini karşılayabilecek çapta TBMM’de kaç oyuncu var?
Dün yıllık basın toplantısında Demirel ‘öldürücü’ bir hamle daha yaptı. Anayasanın 116. maddesinin kendisine verdiği ‘seçimleri yenileme ve geçici hükümet kurma’ yetkisini kullanmayacağını açıkladı. Demirel bu maddedeki yetkisini kullanmayı ‘şık ve zarif’ bulmadığını, TBMM’yi sistemin en önemli unsuru saydığını söyledi.
Bilindiği gibi Anayasa’nın 114 ve 116. maddeleri hükümetin güvensizlik oyuyla düşürülmesinin ardından 45 gün içinde güvenoyu alabilecek bir hükümetin kurulamaması durumunda Cumhurbaşkanı’nın TBMM Başkanı’na danışarak seçimleri yenileme kararı almasına ve güvenoyu alması gerekmeyen bir geçici hükümet kurmasına olanak tanıyor.
Cumhurbaşkanı’nın bu yetkisini düzenleyen maddeler yazılış tarzı itibariyle ’emredici’ bir nitelik de taşımıyor. Cumhurbaşkanı’na bir değerlendirme yapma ve buna göre hareket etme hakkı tanıyor. Demirel de zaten buna dayanarak ortada TBMM tarafından alınmış bir seçimleri yenileme kararı varken TBMM’yi devre dışına çıkartacak bir kararı almayacağını açıklıyor.
Demirel’in Anayasa’nın bir maddesinde yazılı yetkileri kullanmayı ‘şık ve zarif’ bulmaması bazı çevrelerde Anayasa’nın ihlali biçiminde yorumlanabilir. Ancak unutmamak gerekiyor ki Anayasa’nın söz konusu maddesi özellikle seçimin yenilenmesi kararı ile ilgili ve ortada TBMM tarafından daha önce alınmış bir yenileme kararı var. Dolayısıyla Demirel’in yetkileriyle ilgili olarak yaptığı bu geniş ve lafzi olmayan yorumunun maddi temelleri var.
Demirel’in bu açıklamasının Yalım Erez tarafından sürdürülen hükümet kurma çalışmalarının önünü açmaya yarayacağına hiç kuşku yok. Demirel’in ortaya koyduğu tavır, ‘nasıl olsa geçici seçim hükümeti kurulur ve biz de TBMM’deki gücümüz oranında bakanlık alarak seçimlere gideriz’ diye düşünebilecek parti yöneticilerinin elindeki önemli bir kozu ortadan kaldırıyor.
Artık tek ihtimal var: Güvenoyu alabilecek bir hükümeti ya Erez kuracak ya da bir başkası.
Böylece seçime kadar işbaşında kalma hayallerini de bir kenarda muhafaza eden Mesut Yılmaz için de ‘deniz bitmiş’ oluyor. Demirel güvenoyu alabileceğine inandığı bir hükümeti atayarak 55. hükümeti de tarihe mal edecek.
Geçici hükümette en çok bakanlığa sahip olacağını hesaplayan Fazilet’in önündeki bu seçeneği kaybetmiş olması, Yalım Erez’in kuracağı hükümet için kendisine getireceği teklifi daha iyi düşünmesine yol açacak.
DSP’nin yaktığı ‘ılımlı Faziletliler hükümete girebilir’ ışığı altında Erez’in getireceği az sayıda bakanlık önerisi FP’yi tatmin etmese bile ‘hiç yoktan iyidir’ diye karşılanabilir.
Bu tablo elbette CHP’yi de rahatlatacak. İçinde FP’nin de yer aldığı bir hükümete girmeyerek ve güvenoyu da vermeyerek kendi durumunu koruyabilecek ve bunu da kamuoyuna açıklamakta zorlanmayacak.
Şimdi Erez hükümetinin geleceği FP’ye yapacağı teklifin içeriğine ve FP’nin ortaya çıkan bu yeni durum karşısında bu öneriye nasıl bakacağına bağlı.