RADİKAL

Anayasamı istiyorum

Kenan Paşa’nın Anayasa referandumunda ‘hayır’ oyu veren bir avuç ‘kendini bilmezden’ biriyim. Kendini bilmezden diyorum, çünkü o günün şartları altında yaptığımın bir bakıma o Anayasa’yı meşrulaştıran bir yönü de olduğunu düşünüyorum.

Sonuç olarak hepimiz önümüze Anayasa olarak konulan metin ile ilgili olarak oy kullandık, yüzde doksan ikimiz evet dedi, yüzde sekizimiz hayır.. Bence doğru olan tavır oylamaya katılmayan yaklaşık yüzde altılık kesimin tavrıydı. Böyle bir oylamayı ve böyle bir metni en başından reddetmek, yok saymak, oylamaya da katılmamak gerekirdi. (Elbette bu yüzde altının ne kadarının protesto anlamında oy kullanmadığını bilemiyoruz.)
1982 Anayasası, 1972’de süngü zoruyla düzeltilen anayasaya bir tepkiydi. 1972’deki düzenleme de esas olarak 1960 Anayasası’nın Türk toplumu için ‘fazla özgürlük getirdiği’ fikrine dayanılarak yapılmıştı. 1960 Anayasası ise evet özgürlükler ve haklar açısından geniş bir açılım sağlıyordu ama sonuç olarak o da bir askeri darbe anayasası idi ve kendinden önceki anayasaya bir tepki niteliği taşıyordu. Zaten o en eski anayasa da olağanüstü şartlar altında, savaştan yeni çıkmış bir ülkede yapılmıştı ve doğal olarak yapıldığı dönemin şartlarına uygun bir şekilde yukarıdan dikte edilmişti.
Anayasalarımızın hepsi olağanüstü dönemlerin, olağanüstü koşulları altında yapıldı. Üzerinde konuşulamadı, toplumun değişik kesimleri anayasa üzerindeki görüşlerini doğru dürüst ifade etme olanağı bulamadı.
Yani bu kadar zengin bir anayasa yapma tecrübemiz var ama nedense ‘anayasayı nasıl yapsak’ diye kısaca özetleyebileceğimiz bir tartışma deneyimimiz yok.
Bunun sonucunda bugün öyle bir Anayasamız var ki neredeyse her yasama döneminde bir yerinin sarktığını, toplumumuza uymadığını fark ediyor ve değiştirmeye çalışıyoruz. En son olarak da önceki gün koalisyon liderleri Anayasa’nın cumhurbaşkanının görev süresi ile ilgili olan hükmünü değiştirmekte anlaştılar.
Öte yandan biliyoruz ki çağdaş demokrasilerde anayasayla bu kadar oynandığı vaki değil. Hatta dünyanın en ileri demokrasilerinden birinde ortada yazılı bir anayasa metni bile yok. Toplumu oluşturan çeşitli kesimler, kişisel hak ve özgürlükler ile devletin temel yönetim biçimi üzerinde öyle bir konsensüse varmışlar ki bunu ayrıca bir metin haline getirme ihtiyacını bile hissetmiyorlar.
Bir grup aydın ve sivil toplum kuruluşu cumartesi günü düzenledikleri bir basın toplantısı ile benzer bir yolu açmaya çalışacaklarını açıkladılar. “Anayasamı istiyorum” adı verilen kampanya, toplumun tüm kesimlerinin üzerinde tartışarak anlaşabileceği yeni bir anayasa yapmak için gerekli platformu oluşturmayı hedefliyor.
Yeni bir anayasanın niteliklerinin ne olabileceği konusunda eminim toplumumuzdaki siyasi eğilim kadar çok sayıda fikir ortaya çıkacak. Ve tarihimizde ilk kez bu fikirleri, özgür bir ortamda tartışma imkânına sahip olacağız.
Kampanyanın ortak metninde imzam yok ama buradan açıklamak istiyorum ki Sivil Anayasa Girişimi’ni destekliyorum. Toplumumuzun bütün unsurlarının üzerinde fikir birliğine vardığı, her değişen siyasi duruma göre değiştirmeye ihtiyaç hissetmeyeceğimiz, kısa, kişisel hak ve özgürlüklerimizi garanti altına alıcı bir anayasa için harekete geçmenin tam zamanı olduğunu düşünüyorum.