RADİKAL

Rus ruletinin dayanılmaz çekiciliği

 Moskova – Ne yalan söyleyeyim bazen meslektaşlarımın merak ettikleri, öğrenmek için çıldırdıkları bazı konular beni hiç ilgilendirmiyor. Bunun beni çok üzdüğünü de doğrusunu isterseniz söyleyemeyeceğim.

Başbakan’ın Moskova gezisinde herkes ‘Mavi Akım projesi ek protokolü’nün imzalanıp imzalanmayacağını merak ediyordu. Ben etmiyordum. Zaten günler önceden belli olmuştu, imzalanmayacağı… Sebebi de belliydi… “Ek protokolü Bakanlar Kurulu’nda bir tartışalım diye erteledik. Zaten işin yapılmasını geciktirmeyecek bir detay” açıklamalarının gerçek durumu tarif etmediğini bilecek kadar da bu meslekte eskidim. Konunun detaylarını sağ olsunlar İsmet Berkan ve Erdal Güven zaten çok açıklıkla yazdılar.
Ben bu son Moskova gezisinde başka bir sorunun yanıtını aradım: ‘Rus ruleti’ denen oyun neden bu topraklarda hayat buldu? Neden bu ölüm kumarı başka bir yerde, örneğin Almanya’da, Türkiye’de, Japonya’da, Rusya’ya çok yakın Finlandiya’da değil de bu topraklarda keşfedildi?
Elbette iki günlük bir gezide bu sorunun yanıtını bulabildiğimi iddia edecek kadar da ‘sığ görüşlü’ bir insan değilim. Bunu tam anlamıyla idrak edebilmek için insanın bu topraklarda bir ömür geçirmesi gerek.
Öte yandan o kadar çok Rus yazarın eserlerini okudum ki Rusları da sanki biraz tanıyor gibiyim. Tanımaktan çok bir tür ‘göz aşinalığı’… 1992’de SSCB’nin dağılmasının ardından eski imparatorluk ülkelerinde çok dolaşmanın da verdiği bir ‘ukalalık yapma hakkı’… Ama elbette bunların, gerçek yanıtı bulma olanağını bana sağlamayacağını da aklımdan hiç çıkarmıyorum.
Rusya’da gezerken insan ölüm ile yaşamın çok iç içe olduğunu düşünüyor. Rus Ortodoks Kilisesi’nin bir etkisi mi bu, yoksa eski barbarlık döneminin bir kalıntısı mı, bilemiyorum. Ama herhalde anarşizmin, fikri temelleri çok daha farklı ülkelerden de kaynaklansa en esaslı taraftarlarının, en büyük ideologlarının bu ülkeden çıkmış olması da bir tesadüf olmamalı… Neden nihilizm sözünü duyunca aklımıza ilk önce Ruslar geliyor? Neden Marks-Engels’in felsefesi, burada kanlı canlı, elle tutulur bir hale gelebildi? Neden komünizm ilk önce işçi sınıfı çok daha gelişmiş İngiltere’de değil de, mujiklerin ülkesinde iktidara geldi? Troçki ile Stalin çekişmesinde, Stalin’in kazanan taraf olması sadece tesadüf mü?
Bence bütün bunlar aynı toplumsal iklimin bir sonucu… Rus ruletini keşfettirip oynatan da, Bakunin’i, Dostoyevski’yi, Turgenyev’i, Tolstoy’u yaratan da aynı toplumsal iklim olmalı.
Birkaç yıl önce eski bir SSCB ülkesinde Rus kızların bacaklarındaki sargılar dikkatimi çekmişti. Sorup soruşturunca bunun bir salgın hastalıktan kaynaklanmadığını da öğrendim. Kızlar arasında insanın içini ürperten bir moda yayılmıştı. Bacaklarına jiletle sevgililerinin adını yazıyorlardı. En kısa erkek isminin Yuri olduğu bir ülkede, kızlar bacaklarına jiletle hayatlarının ‘tek’ erkeğinin ismini yazabiliyorlardı! Nasıl bir şeyden söz ettiğimi daha iyi anlayabilmek için isterseniz temiz bir jiletle elinizin bir kenarına küçük bir çizik atmayı deneyin… Dehşet verici değil mi?
Öte yandan aynı kızlar, bacaklarında bir başka erkeğin ismi kazınmış olduğu halde dünyanın en ‘özgür’ kadınları olabiliyorlardı… Öyle bir nikâh yüzüğü ki bacağa kazınmış, hiç çıkmıyor, ama kadının kendi bedeni üzerindeki tasarruf hakkını yine de erkeğe vermiyor.
Şimdilerde bir Rus’la evli bir okul arkadaşım vaktiyle komünizmin esasen Rus kadını sayesinde bu kadar uzun ayakta kalabildiğini söylemişti. Fedakar, sevdi mi tam seven, gözü kara, çalışkan, ama tıpkı bir kedi gibi ‘efendisine’ ihanet etmekten de çekinmeyen bir kadın… Bu yüzden ‘efendi’ hiçbir zaman gerçek bir ‘efendi’ olamıyor, hüküm süremiyordu…
İşte ‘Rus ruleti’nin neden başka yerde değil de bu topraklarda icat edildiğinin yanıtı bence bu: Rus kadını…
Oyunun icat edildiği dönem Çarlık dönemi olmalı. Çünkü bu oyun için her şeyden önce toplu tabancanın icat edilmiş olması gerek. Okuduğunuz kitapları, seyrettiğiniz filmleri hatırlayın… Hepsi büyük unvanlı erkeklerle evli kadınlar, onların çok genç, bıyıkları henüz terlemiş aşıkları, votka, açmak bilmeyen bir güneş, gri bir kar havası, kefeni çağrıştıran beyaz bir örtüyle örtülmüş kentler, ormanlar… Genç âşıkların ümitsizliği, kadınların dayanılmaz çekiciliği… İri mavi gözlü, ince belli, her zaman dünyaya tepeden bakıyor hissi uyandıran kalkık küçük burunları, etli dudaklarıyla Rus kadınları… İşte oyunun nedeni… Ya öl, ya yaşa… Ama ölsen çok daha iyi!