RADİKAL

Gazete patronlarıyla mücadele

 Yaşadığımız ülkenin dünyanın bir numaralı ‘gazeteci hapishanesi’ olduğunu biliyor muydunuz?

Bağımsız gazetecilerin oluşturduğu bir örgüt olan CPJ tarafından her yıI yayımlanan bir rapor 1995 yılında 182 gazetecinin hapishanelere atıldığını ortaya koyuyor. Türkiye 51 gazeteci – mahpus ile şampiyon! Bizi Etiyopya 31, Çin 20, Kuveyt 18 gazeteci – mahpus ile izliyor. Öteki sabıkalı ülkeler Vietnam, Peru, Burma, Nijerya, Suriye, Endonezya, Cezayir ve Zaire.

Görüldüğü gibi içinde bulunmaktan pek de gurur duyamayacağımız bir tablo. Çiller ve Erbakan gibi Türk büyükleri bu tabloyu içlerine sindirebilirler, ama ben sindiremiyorum. Türk halkının büyük çoğunluğunun da benim gibi düşündüğüne eminim.

Bir yılda 51 gazeteciyi hapishaneye tıkan yasalar yetersiz bulunduğu için şimdi hükümet ortakları basına yeni kısıtlamalar getirecek bir kanunun peşindeler. Yarın Meclis’te bu yasaya zemin oluşturmak için yapılacak genel görüşmenin hemen ardından yeni sansür yasası Meclis’e getirilecek.

Yeni yasa hazırlıklarının gazetecilere doğrudan doğruya etki yapacak hükümleri ile
ilgili çok şeyler tartışıldı. Aynı şeyleri burada tekrarlamak istemiyorum. Ben, gözlerden kaçan çok önemli bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum.

Dünyanın her yerinde basın yasalarında sorumluluk esas olarak gazetecilere aittir ve yayın bir suç oluşturuyorsa gazeteci yargılanır. Gazeteci de yaptığının sonuçlarına katlanır. Nitekim her yıl Türkiye’de gazetecilere verilen hapis ve para cezaları gazetecilerin kolay kolay gözlerinin korkutulup, susturulamayacaklarını da ortaya koyuyor.

Hükümetin yeni tasarısı bu soruna da ‘hince’ bir çözüm bulmuş. Bu kez gazetecilerin yazdıkları ve yaptıklarından patronlar da doğrudan sorumlu tutuluyorlar. Esas olarak gazetenin günlük yayın işlerine karışmaması gereken patronlar, şimdi ‘ceza tehdidi ile’ işlere karışmak, çalışanlarına “Onu yazın, bunu yazmayın” demek durumunda bırakılacaklar.

Ben kendi adıma hükümetlerin her türlü baskısı ile mücadele edebilir, bunun için gerekirse gidip hapis de yatabilirim. Baş edemeyeceğim tek güç gazetenin sahibinin veya avukatlarının başıma dikilip, “O yazıyı koyma, bunu yazma” demesidir. Basın özgürlüğü işte gerçek anlamda o zaman zarar görecektir. Bu da gösteriyor ki hükümetin esas amacı da patronları dövmek değil, gazetecilerin ellerini kollarını bağlamak.

Meclis’teki aklı başında insanların, iktidar muhalefet ayrımı yapmaksızın bu tehlikeyi göreceklerine inanıyorum.