İstikrar filan istemiyorum
Bir süredir yenileş- meden ve yenilenmeden yana olan kamuoyu şöyle bir sopayla tehdit ediliyor: İstikrar bozulmasın!
İstikrar bozulursa ekonomi kötüye gider, hükümet yıkılır, seçime gitmek gerekliliği doğar, Türkiye Avrupa Birliği’ne giriş sürecinin gereklerini yerine getirmekte zorlanır, Güneydoğu’da barış bozulur vs..
Elbette aklı başında hiçbir insan da bu tehdit karşısında ortaya çıkıp ‘hayır, istikrardan bize ne, bozulursa bozulsun’ diyemiyor.
Aslında ‘istikrar’ sopasını kafamıza doğru bir tehdit gibi sallayanların ‘istikrar’dan anladıklarının ne olduğuna bakmak lazım.
Bizim örnek olayımızda ‘istikrar’, Süleyman Demirel’in 81 yaşına kadar Cumhurbaşkanlığı’na devam etmesinden başka bir şey ifade etmiyor. İstikrar diye bize sunulan şey işte budur: Bütün yaşlı liderler, seçim kaybetmiş liderler yerlerinde kalsın, koltuklarını korusun, aradan yeni biri çıkıp koltukların yerini ve sayısını değiştirmesin! Değiştirmesin ki çoktan oraları bırakıp gitmiş olması gereken liderlerimiz biraz vakit daha kazansınlar. Emri hak vaki olmazsa bu beş yıllık bir süreye tekabül ediyor. Yaşları uygun olan liderlerimiz için bu süre bir seçim daha atlatmak ve böylece bir beş yıl daha kazanmak demek.
Daha önce yazdım, bugün bir daha yazıyorum, sanıyorum ki önümüzdeki günlerde de yazmaya devam edeceğim. Bugün Süleyman Demirel’in bir beş yıl daha görevinde kalması için kurulan tezgâhın ardındaki niyet şudur: Yeni bir siyasi güç ortaya çıkmasın, bizler koltuklarımızı koruyalım. Kendisinin seçilemeyeceğini anlayınca Mesut Yılmaz’ın bile hızlı ‘Babacı’ kesilmesinin sebebi de budur.
Siyasi çevrelerde çok konuşulan bir dedikodu var. Doğrulatamadığım için kaynağını da açıklayamıyorum. Güya bugün Demirel’in görev süresinin uzatılmasını isteyen liderlerimizden biri yılbaşından sonra oturup TBMM albümünü karıştırmış. Niyeti Demirel’in yerine bir aday bulmakmış. Aramış, aramış bulamamış.. Sanki o milletvekillerinin bir bölümünü oraya getirenlerden birisi kendisi değilmiş gibi yakın çevresine şöyle diyormuş: Eğer bu makama layık bir aday bulabilseydim hiç Demirel’i destekler miydim?
Liderlerin başaramadığını yapmak görevi şimdi milletvekillerine düşüyor. Kafa kafaya verip TBMM’nin onurunu kurtarmak için bir ortak aday bulmak! Eğer onlar da liderleri gibi düşünüyorlarsa, içlerinden bir tekinin bile bu göreve layık olmadığına inanıyorlarsa vah Türkiye’ye..