Kamuoyunun ne istediğini kim biliyor?
İtalya’nın Apo belasından kurtulmak için nasıl kıvrandığına bakıp bakıp Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Viyana uçağında söylediği sözleri hatırlıyorum: Bakalım idam cezasını kaldırmaya kamuoyumuz hazır mı?
Kamuoyunun ne düşündüğünü kimler öğrenip bize söyleyebilir? Bunu bilmiyorum ama böyle bir şey yaparsak D’Alema’nın, Roma Büyükelçimiz İnal Batu’ya sarılıp yanaklarından şapur şupur öpeceğine herkesle bahse girmeye hazırım.
Almanya’nın Apo’yu elinin tersiyle itmesinden sonra soluğu Moskova’da alan İtalyan Dışişleri Bakanı oradan da eli boş dönüyor. Moskova’nın “Apo’dan bize ne kardeşim” yollu çıkışı, İtalya’nın Apo’dan ‘şerefli bir şekilde’ kurtulma ümidini giderek daha da azaltıyor.
İtalya İçişleri Bakanı’nın dün Abdullah Öcalan’ın İtalya’dan hiçbir şekilde siyasi sığınma hakkı istemediğini açıkladı.
Demek ki Apo’nun iltica istemini görüşmek için toplanan komisyonun çalışmaları da, D’Alema’nın ‘siyasi iltica istemi değerlendiriliyor’ açıklamaları da bizim ‘hayallerimizin’ bir ürünüymüş.
Herkesin gözü önünde cereyan eden, gazetelerde yayımlandığı zaman yalanlanmayan haberler ortada dururken İtalyan İçişleri Bakanı’nın böyle bir açıklama yapma ihtiyacı hissetmesi Roma’nın Apo konusunda nasıl bir panik içinde olduğunu gözler önüne seriyor.
Yaklaşık bir haftadır Apo’ya siyasi sığınma hakkı verilemeyeceğinin altını özellikle çizen İtalyan yetkililer, Apo’dan kurtulma ümitleri Bonn ve Moskova’dan geri çevrilince şimdi gerçekleşmesi hiç de kolay olmayan ‘uluslararası yargı’ hayalinin ardına saklanıyorlar.
Bir yandan PKK’nın İtalya’ya karşı girişebileceği terör eylemlerinden korkularıyla ‘Apo hiç siyasi sığınma hakkı istemedi’ açıklamasını yaparken, diğer yandan da Türkiye ve ABD’nin bastırmasına karşı ‘uluslararası yargı’ hayali kuruyorlar.
Artık ortaya çıktı ki İtalya, terörist örgüt olduğunu kabul ettiği PKK’nın başına siyasi sığınma hakkı veremeyecek. Bir başka ülkeye gönderemeyecek. Apo’nun İtalya’da bulunmasını uluslararası anlaşmalar ve İtalyan yasaları çerçevesinde izah edemeyecek.
Böylece Ankara’nın Apo’yu dünyanın hiçbir yerinde barındırtmama politikasında başarılı olduğunu söyleyebilecek duruma geliyoruz.
Geriye Apo’nun Türkiye’ye, suç işlediği topraklara iadesinin önünde de tek bir engel kalmış bulunuyor: Türkiye’de idam cezasının varlığı.
Yıllardır uygulanmayan bir cezanın bu vesileyle kaldırılmamış olmasının vebalini kime yükleyeceğiz? Kimin temsil ettiğini bilmediğimiz ‘kamuoyuna’ mı, yoksa böylesine önemli bir fırsatı görmek istemeyen Türk siyasetçilerine mi?
Bugüne kadar 30 bin cana mal olan terörü bitirmek ve sorumlusunu cezalandırmak fırsatını kaçırmanın faturasını kim ödeyecek?