Nero Wolfe’un kulakları çınlasın
Polisiye roman yazarı Rex Stout’un kahramanı Nero Wolfe, diğer polisiye roman kahramanı dedektiflerden çok farklıdır.
Wolfe, kendisine çözmesi için getirilen bütün olayları New York’taki bir ‘town house’dan çıkmadan açıklığa kavuşturur.
Yardımcısı Archie Goodwin dışarda yapılması gereken bütün araştırmaları yapar. Wolfe’un bizzat konuşması gereken tanıkları da bir yolunu bulup eve getirir ve Nero Wolfe’un inceliklerle dolu titiz soruşturmasını bir kenara çekilerek izler.
Wolfe’un, evinin çatı katında nadide orkideler yetiştirmek ve iki şişe birayı sürahi bozması bir bardağa koyup içmek gibi başka huyları da vardır, ama en belirgin özelliği asla evden dışarı çıkmamasıdır.
Romanlarından birinde Stout bunun sebebini Wolfe’un ağzından şöyle açıklıyordu: Bütün parçaları açık eksiltme usulüyle en az para teklif edene yaptırılmış bir otomobile aklı olan hangi insan biner ki?
Şu sıralarda sinemalarda gösterilmekte olan ‘Armageddon’ isimli filmin bir sahnesinde Stout’un bu fikri ‘yürütülmüş’. Filmin kahramanlarından birisi uzay mekiğinin fırlatılması sırasında yanındakine benzeri bir şaka yapıyor: 200 bin ton nükleer yakıtla, 10 bin parçası en ucuz fiyat verene yaptırılmış bir aletle uçacağız.
‘Armageddon’un sinemalarda gösterilen tanıtım filmini izlerken ‘Demek ki’ diye düşündüm, ‘fikri haklara saygısızlık yalnızca biz Türklere özgü bir şey değilmiş.’
Bu ‘aşırma’ vesilesiyle yıllardır unuttuğum Nero Wolfe’u yeniden hatırladım.
Her gün hız sınırının olmadığı, olsa da kimsenin takmadığı bir otoyoldan işime gidip geliyorum.
Aracımın hız kadranında ibrenin zaman zaman Formula-1 sürati sınırlarına geldiğini de görüyorum.
Nero Wolfe’u yeniden hatırlamam ayağımı gaz pedalına eskisi kadar kuvvetli basmamı da önledi.
Reklamlarında ne denirse denilsin, bindiğim aracın bütün parçalarının üretiminde en düşük maliyeti sağlamak hedefinin güdüldüğünü biliyorum.
‘En düşük maliyetle, en yüksek güvenlik!’…
Bu iki kavramın nasıl olup da yan yana gelebildiğine aslında işin en başında hayret etmek gerek.
Wolfe’un yaşadığı dönemdeki New York ile bugünkü farklı olduğu için ihmal edilen bir unsur daha var ki o aslında bizim ülkemiz için çok daha geçerli: Yollarda araç kullananların ortalama zekâ ve eğitim düzeyi!
Özellikle kamyon şoförleri arasında yürütülecek ve ortalama zekâ ile ortalama eğitim düzeyini saptayacak bir araştırmanın çok çarpıcı sonuçlar ortaya koyacağına inanıyorum.
Otoyolun en sol şeridinde giderken arkasından gelene yol vermek için sağ şeride geçmeden önce frene basan şoförlerin bile olduğu bir ülkede yaşıyoruz.
Hiçbirimizin Nero Wolfe gibi olmasına imkân yok. Ne dışardaki işlerimizi görecek Archie Goodwin gibi bir yardımcı bulabiliriz, ne de böyle bir yöntemle geçimimizi sağlayabiliriz.
Onun için trafiğe çıktığınızda, altınızdaki otomobil ne marka olursa olsun hep Nero Wolfe’u hatırlayın ve gaza ona göre basın: Kullandığım aracın bütün parçaları açık eksiltme usulüyle en az fiyat teklif edenlere yaptırıldı. Arkamdan gelen kamyon şoförü de ilkokuldan terk!