RADİKAL

Radikal'in tavrı

 Refah Partisi’nin kapatılması Türk toplumunun “demokrasi anlayışı”nın bir kez daha gözler önüne serilmesi açısından da ilginç örneklerin ortaya dökülmesine yol açtı.

Biz, demokrasiyi yalnızca kendi siyasi görüşlerimiz açısından ve yalnızca kendimiz için isteme alışkanlığı olan bir toplumuz. Toplumda başka başka görüşlerin de var olabileceğine, bu görüşlerin de kendisini ifade etme hakkına sahip olabileceğine çok da yürekten inanmıyoruz.

Geçmişimize doğru şöyle bir göz atıldığında bunun örneklerini çokça bulmamız mümkün. Bugüne kadar 20’den fazla partinin kapatıldığı, sayısız insanın siyasi görüşleri yüzünden takibata uğrayıp, cezalandırıldığı bir ülkeyiz.

Kapatılan her partinin ardından karşıt görüşleri benimseyen kitlelerin biraz da “oh, iyi oldu” havasına girdiğini hiçbirimiz inkâr edemeyiz.

Bugün demokrasinin yokluğundan ve insan haklarından şikâyet eder görünen Refah yöneticilerinin, çok değil daha bir yıl önce iktidardayken başka siyasi görüşteki insanlar için ne düşündüğünü, en basit demokratik tepkileri bile “gulu gulu dansı” diye aşağıladıklarını başkalarını bilmem ama ben çok iyi hatırlıyorum.

Aynı Anayasa hükmü ve kanun maddesi yüzünden başka partiler kapatılır, yöneticilerine siyaset hakkı yasaklanırken başta Erbakan olmak üzere Refah’lı yöneticiler, bugün toplumun önemli bir kesimine hâkim olan havanın bir benzerini paylaşıyorlardı.

Bu yüzden Radikal’in dünkü manşetini yadırgayanların sayısı da bir hayli fazla oldu.

İlk bakışta Radikal’in Refah Partisi’nin kapatılmasına demokratik gelenekler açısından karşı çıkması bir çelişki gibi görünüyor olabilir. Çünkü Radikal, yayın hayatı boyunca Refah Partisi’ni en sert eleştiren gazetelerden birisiydi.

RP yönetiminin toplumu “inananlar -inanmayanlar” diye ikiye bölen tavırlarını, demokrasiyi ve insan haklarını yalnızca kendi görüşlerindeki insanlar için istemesini, demokratik düzeni bir “zulüm düzeni” olarak niteleyen söylemlerini gerçekten de çok eleştirdik.

RP yöneticilerinin yanlış yolda olduklarını, temsil ettikleri geniş kitlenin demokratik haklarına zarar verici mahiyette davrandıklarını yazdık.

O zaman bu görüşleri yazmamıza sebep olan düşünceler ne idiyse, bugün de RP’nin kapatılmasını “demokrasiye verilmiş bir zarar” olarak niteliyor olmamızın nedeni de aynı düşüncedir.

Türkiye’nin gelecekteki mutluluğunu demokratik, laik, hukuk devletinin hâkim olduğu bir düzende görüyoruz.

Toplumda var olan her türlü siyasi eğilimin parlamentoda temsil edilmesini, şiddete başvurulmadığı sürece her türlü görüşün örgütlenme ve propaganda hakkına sahip olmasını savunuyoruz.

Radikal, Türk toplumuna karşı sorumluluğunun bilincinde olarak demokrasinin ve insan haklarının geliştirilmesini, laik bir düzende insanların kendi inançlarına göre yaşama haklarını savunan çizgisini korumaya devam edecek.

Demokrasi ve insan haklarının geliştirilmesi gerekliliğini, hukukun mutlak hâkimiyetini, yalnızca kendi canı yandığı zaman hatırlayanlardan en önemli farkımız, bu hakları herkes için ve her zaman istiyor olmamızdır.