RADİKAL

Romantik olmanın 1001 yolu

Başlığı okuyunca bunun bir Amerikan saçmalığı olduğunu düşündüğünüze eminim, ki bunda da haklısınız. Nedenini biraz sonra anlatacağım.

14 Şubat gününe Washington’da bir gazete haberi okuyarak başladım. Haberin başlığı şuydu: Aziz Valentin Günü’nü kutlayan tek Müslüman ülke.. Haberin Türkiye’deki Sevgililer Günü çılgınlığını anlattığını söylememe bilmiyorum gerek var mı?
O gün akşam bütün lokantalarda bütün masalar ‘sold out’ olmuştu. Ama bir Fransız metrdotelin yardımıyla bir İtalyan lokantasında dört kişilik yer bulabildik. Bu gerçekten büyük bir sorundu, çünkü bütün masalar ikişer kişilik olarak hazırlanmış, ortadaki küçük vazoya da bir kırmızı gül konulmuştu. Her masada bir kadın ve bir erkek vardı ve bizim bir kadın üç erkekten oluşan masamıza biraz yadırgayarak bakıyorlardı. Gecenin sonunda ise şaşırma sırası bize gelmişti. İki kişilik masalarda romantik akşam yemeklerini yiyen Amerikalılar tabaklarında artan yemekleri ‘dogie bag’ yaptırıp yanlarında götürüyorlardı. Bunun bütün romantizmi mahveden bir şey olduğunu anlatmak zor, görmek gerek. Yani bir akşam da tabağındaki yemeği bırakıp kalkıp gitsen ne olacak? Paket taşımakla işgal ettiğin elin, sevgilinin elini tutsa daha iyi değil mi?
Bu manzarayı görünce, aynı gün, gündüz saatlerinde girdiğim bir kitapçıda ‘Çok satanlar’ bölümünde bulduğum ve dalga geçerek karıştırdığım kitabı hatırladım. Kitabın adı başlıkta da yer alıyor: 1001 Ways To Be Romantic! Yazarı Gregory J. P. Godek kitabın kapağında şöyle tanıtılıyordu: Yazar, konferansçı, delice romantik çocuk..
Kendisinin ‘Amerika’nın en romantik adamı’ olduğunu iddia eden Godek’in 1001 tavsiyesini okuyunca Amerikan romantizminin ne menem bir şey olduğunu ve romantik akşam yemeklerinden arta kalanları bir paket içinde eve götürmenin ne anlama geldiğini daha iyi anladım. Bazı tavsiyeleri burada da aktaracağım, bana hak vereceksiniz.
Onu öpün, bir sinemaya gidip karanlıkta elini tutun, romantik çare: 1-800-FLOWERS, Ucuz çiçek almayın (çünkü çabuk solarlar), öpücük antrenmanları yapın, cüzdanınızda sevgilinizin saçından bir tutam taşıyın, aşk şiirleri yazın, sevdiği şekerlerden 3 kilo alın, aldığınız hediyeleri güzel kutulara koyun, bir limuzinin arka koltuğunda sevişin, dırdır yapmayın, sık sık gülün, seksi günlük yaşamınızın bir parçası haline getirin, neresine dokunmanızdan hoşlandığını sorun, mutlu olun, mutlu edin… Ve daha bir sürü saçmalık. Romantizmin insanın içinden yükselen bir duygu olduğunu dikkate almayan, üç beş hareketi düzenli tekrarlamakla edinilebilecek bir şey olduğunu düşünen bir ‘deli’nin Amerika’nın en romantik adamı olmasına ne demeli, bilmiyorum.
Godek, kitabında bütün zamanların romantizme en çok hizmet eden şarkılarını da veriyor. Mesela Madonna’nın ‘Crazy for you’su bunlardan biri.. Carly Simon’dan ‘Coming around again’i de dinleyebilirsiniz. Bu şarkıları biliyorum, bende en ufak bir romantizm uyandırmadığını da söyleyeyim. Godek ayrıca şarkıları ‘durumlara göre’ tasnif de etmiş. Örneğin ‘arkadaşlığın değerini bildiğinizi göstermek için’ Dionne ve Arkadaşları’ndan ‘That’s what friends are for’u öneriyor ki bizatihi bu bile bana göre arkadaşlıktan atılmanız için yeterli olabilir. Bir başka örnek: ‘Aşk ateşinizi alevlendirmek için’ Stevie Wonder’dan ‘Knocks me off my feet’ öneriliyor. Bunun nasıl bir aşkın ateşini yakacağını merak etmiyor değilim.
Godek’in yaptığı iş o kadar tutulmuş ki kitabının best seller olduğu yetmiyormuş gibi bir de internet sitesi açılmış. www.1001waystoberomantic.com adresine bir uğrarsanız okuyup okuyup güleceğiniz şeylere de ulaşabilirsiniz.
Amerika romantizmi bu kitaptan öğrendiğine göre, diye düşünüyorum, Sevgililer Günü yedikleri akşam yemeğinden arta kalanları eve götürüp ertesi gün öğlen yemeğinde soğuk soğuk yemelerinde de şaşılacak bir şey yok…