RADİKAL

Sarı plastikten bir tümör

İstanbul bana göre dünyanın en güzel kentlerinden biri. Daha önce yazmıştım, yine yazayım: Durrel, ‘Justine’de “Bir kent içinde sevdiğiniz biri yaşıyorsa bir evrendir” diyordu. Benim için İstanbul böyle bir evren.. O yüzden de çok seviyorum.
Sanıyorum İstanbul sevgisi sadece benim için geçerli bir duygu da değil. Benim gibi düşünen milyonlarca İstanbul sevdalısı olmalı bu kentte. Belki de biz Türklerin en çok sevdikleri kent İstanbul.

Ama çok sevdiklerimize karşı gösterdiğimiz özensizliği bu kente karşı da gösteriyoruz.
Her gün bir köşesini tahrip ediyor, yok ediyoruz.
Emniyet Müdürlüğü bir süredir İstanbul’un gece yaşamına savaş açmış durumda. ‘Halk’ eğlendiği için ‘vatandaş’ rahatsız oluyor çünkü…
Ben kişisel olarak gece hayatından hoşlanmıyorum. Ne o kadar içkiye, ne de o kadar sigara dumanı ve gürültüye katlanabiliyorum. Ama ‘eğlence’nin İstanbul yaşamının, kentin önemli bir özelliği olduğunun da farkındayım ve İstanbul’un öteki değerleri gibi bunun da korunmasını istiyorum. Bunu sadece kendimiz için istemiyorum. Bu özelliği ile İstanbul sadece biz Türklere değil, dünyanın öteki halklarına da ait çünkü. Dünyada ‘eğlence kenti’ olmak isteyip de bunu başaramayan birçok kent varken İstanbul’un kendiliğinden oluşmuş bu doğasının bozulmasına razı olamıyorum.
Öte yandan Emniyet’in İstanbul gece yaşamına karşı başlattığı savaşın yürütülüş biçimi kentin fiziksel güzelliğinin bozulmasına da yol açıyor.
Bugün Radikal’in üçüncü sayfasında konuyla ilgili bir haber bulacaksınız. İstanbul Boğazı’nın Avrupa yakasındaki sahil yolunun Ortaköy’den Kuruçeşme’ye kadar olan kısmı kentimize ne kadar az özen gösterdiğimizin bir başka örneğini ortaya koyduğumuz bir uygulamaya sahne oluyor.
Son derece çirkin görünümlü, sarı plastik çubuklardan oluşan bir ‘şey’, trafiği rahatlatma bahanesi altında bu yolu bir kanser tümörü gibi sarmış bulunuyor.
Gerekçe ‘trafiği rahatlatmak’ ama bu yolu kullanan herkes biliyor ki bu plastik tümör kentin caddelerine yayılmadan önce o bölgedeki trafik çok daha rahat akıyordu. Özellikle Kuruçeşme bölgesinde trafik neredeyse hiç tıkanmıyordu.
Gece bölgedeki eğlence yerlerine gelenlerin otomobilleriyle ‘U’ dönüşü yapmamalarını sağlamak amacıyla konduğu açıkça belli olan bu plastik tümör bir bakıma polisin de iflas bayrağı gibi duruyor. Yani ‘ben beceremiyorum, bari en iyisi yolu kapatayım da kurtulayım’ın sözsüz ifadesi bu plastik çubuklar..
Bölgede ‘U’ dönüşünü yasaklayan bir ‘bulvar’ uygulaması trafik için gerçekten gerekiyorsa bunu sağlamanın kent mimarisine ve estetiğine uygun başka birçok yolu bulunabilirdi gibime geliyor.
Ama biz söylediğim gibi kentimize hiç özen göstermiyoruz ve böyle çirkinlikleri bir gecede getirip kentin ortasına koyuvermekten rahatsız olmuyoruz.
Kamu görevlilerinin bu konuda özensiz oldukları hepimizin malumu. Ama nedense hiçbir vatandaş da evinin önüne dikiliveren bu çirkinliğe karşı sesini yükseltmiyor, ‘Ben şehrimin çirkinleştirilmesine izin vermem arkadaş’ diyemiyor.