Yalnız erkekler, akıllı kadınlar
Etrafımda beni yakından tanıyan bu kadar çok insan varken ‘sosyal bir tip’ olduğumu söylemem doğru olmaz.
Yalanımı hemen yüzüme vururlar. Ama yalnızlıktan da nefret ederim. Yemek bile yiyemem. Yalnız kalınca yapabildiğim tek şey ‘gözüm kanayıncaya kadar’ film seyretmek ve okumaktır. Yalnızlığın bir erkeğe tanrının verebileceği en büyük ceza olduğunu düşünürüm.
Geçenlerde İngiltere’de yapılan bir araştırmanın sonuçları Posta Gazetesi’nde yayımlandı. Haberler kötü.
Araştırma önümüzdeki yıllarda yalnız yaşamak zorunda kalacak erkeklerin sayısının hızla artacağını ortaya koyuyor. Türkiye’de durum nedir bilmiyorum ama İngiltere’de 2003 yılında her yedi erkekten biri yalnız yaşamak zorunda kalacak.
Vahim olanı şu ki ‘yalnız erkeklerin’ sadece yüzde 25’i bu durumu bir yaşam biçimi olarak seçerken yüzde kırkının bir eşle yaşamayı istemesine rağmen yalnızlığa mecbur kalacak olması.
Araştırmacılara göre bu gelişme geleneksel olarak ‘kadın işi’ sayılan birçok konunun erkeklerin de ilgi alanına girmesi sonucunu yaratacak. Yemek pişirmek başta olmak üzere ev dekorasyonu gibi ‘kadın merakları’ erkekler arasında da hızla yayılacak. Nitekim araştırma bulguları da bunu doğruluyor.
Şu anda İngiltere’de yaşayan erkeklerin yüzde 35’i yemek pişirmekten büyük zevk aldıklarını söylüyorlar. Ve çok çarpıcı bir gerçek: Yalnız erkeklerin yüzde 63’ü kendi dekore ettikleri evleriyle (evet evleriyle) gurur duyuyorlar. Eskinin maço değerleri sarsılıyor: Otomobilleriyle, işleriyle, kazandıkları paralarla, yaptıkları sporla, fethettikleri kadınlarla gurur duymalarına alıştığımız erkekler, orta sınıf kadınlar gibi ‘evleriyle’ gurur duyar hale geliyorlar.
Araştırma, yalnız yaşayan erkeklerin, biriyle birlikte yaşayanlara oranla iki kat daha fazla hastalık geçirdiklerini, ileriye yönelik en büyük korkularının da sağlık sorunları olduğunu ortaya koyuyor.
Görünürde kadın nüfusunda bir azalma olmadığına göre bir eşle yaşamak istedikleri halde yalnız kalan erkeklerin oranının yüzde 40’ı bulması kadın davranışlarının değişmekte olduğunu da bana düşündürtüyor.
Erkekler genellikle evlenme tekliflerini reddedecek kadın bulunmadığını düşünürler. Ama ortaya çıkıyor ki eskinin gözü evlenmekten başka bir şey görmeyen kadınının yerini, sadece kendisine uygun bir eş bulduğu takdirde onunla birlikte yaşamaya hazır kadın tipi alıyor.
Ben kendi hesabıma yalnızlıktan hazzetmediğimi söylemiştim. Bir kadınla paylaşılmayan hayatın hayat olmayacağına inanıyorum. Dilerim bir erkekle yaşanmayan hayatın hayat olmayacağına inanan kadınların sayısı hiç azalmaz.
Geçen gün e-posta yoluyla aldığım bir fıkra (kadınların kızmasına gerek yok, bir fıkra işte..) şöyleydi.
Erkek Tanrı’ya sormuş: Tanrım, kadınları neden bu kadar güzel yarattın?
Tanrı yanıtlamış: Onu sevesin ve hayatına bir anlam katasın diye..
Erkek: Peki Tanrım neden ona hiç akıl vermedin?
Tanrı: Seni sevsin ve sana katlanabilsin diye..
Akıllı kadınların sayısındaki artışın tehlikeli boyutlara ulaşmamasını diliyorum!