RADİKAL

Siyasi sorumlular kim?

 Susurluk Çetesi’nin marifetleri bir bir ortaya dökülüyor. Türkiye’nin demokratik bir hukuk devleti mi yoksa üçüncü sınıf bir Ortadoğu ülkesi mi olacağının cevaplarının alınacağı mahkeme süreci hergün yeni bir çarpıcı gerçeğin gün ışığına çıkmasına yol açıyor.

İstanbul DGM’de yürütülen yargılama sırasında verilen ifadeler bugünkü Radikal’in manşetinde yer alıyor.

Yargılama heyetinin duruşmalar sırasında gerek tanıklara ve gerekse sanıklara sordukları sorular ve aldıkları yanıtlar her duruşmanın bir öncekinden daha ilginç hale gelmesini sağlıyor.

Meclis Araştırma Komisyonu’nun yapamadığını bağımsız yargı başarıyla yerine getiriyor. Türkiye’de hukukun bir gün hukuksuzluğa üstün geleceğinin güvencesini veriyor.

Dünkü duruşmada ifade veren sanıklardan Korkut Eken bir istihbaratçı olarak Abdullah Çatlı’yı gerçek kimliğiyle tanıdığını fakat daha önce işlediği suçları bilmediğini savunuyor.

En üst kademelere kadar yükselmiş bir istihbarat görevlisinin bu ifadesinin ne kadar inandırıcı olduğuna ancak mahkeme karar verebilir.

Ancak Korkut Eken’in ifadesinde yer alan bir hususa, sürmekte olan yargılama kapsamı dışında kaldığı için, dikkatinizi çekmek istiyorum.

Eken verdiği ifadede “emirsiz ve talimatsız hiçbir iş yapmadığını” özellikle vurguluyor. Bu ifadesinde samimi olduğunu düşünüyorum. Korkut Eken gibi bir bürokratın zaten aksine bir davranış içinde olması beklenemezdi.

Dünkü duruşmada tanık olarak dinlenen Mehmet Eymür de benzer bir durumun altını çiziyor: Çatlı’nın durumunu birkaç kez ilgili makamlara sorduğunu, bir yanıt alamadığını belirtiyor. Çatlı’nın giderek ‘bir bakan gibi’ davrandığını ve adına davrandığı bakan tarafından da kollandığını, kullanıldığını söylüyor.

İki önemli istihbarat görevlisinin bu söyledikleri, adına Susurluk Çetesi denilen oluşumun devletin çok daha üst kademeleri tarafından yaratıldığını, özellikle Güneydoğu’da PKK’ya karşı yürütülen mücadele sırasında kullanıldığını ve bu çetenin zamanla kontrol dışına çıkıp kendi adlarına da eylemler yapmaya başladığını ortaya koyuyor.

Meclis Araştırma Komisyonu’nun ortaya çıkarmayı başaramadığı ve üstünü örttüğü ilişki işte burada yatıyor.

Çetenin oluşturulması kararını verenlerin, onları siyasi olarak koruyup kollayanların ve devletin bazı istihbarat görevlilerine bu ekibi kullanma talimatını verenlerin kimler olduğunun açığa çıkarılması gerekiyor.

Burada oklar Mehmet Ağar’ı işaret ediyor. Daha önce Çatlı’yı hiç tanımadığını söyleyen Mehmet Ağar’ın bu ifadesinin pek de doğru olmadığı, Mehmet Eymür’ün dün verdiği ifadede bir kez daha ortaya çıkıyor.

Eymür, Ağar’ın Çatlı’yı kastederek “bu tosuncuklar bizden habersiz iş yapmazlar” dediğini belirtiyor.

Muhalefetteyken çete soruşturmalarının derinleştirilmesini isteyenler bugün iktidardalar. Başbakan Mesut Yılmaz’a ve yardımcısı Bülent Ecevit’e düşen bugün muhalefetteyken söylediklerini hatırlamak ve bunun gereklerini yapmaktır.

Türk halkı böylesine büyük bir suç örgütünün kimler tarafından ne için kurdurulduğunu bilmek istiyor.