Timsahın gözyaşları
Bugünkü Radikal’in manşetini okuyan devlet büyüklerimizin nasıl bir tepki göstereceklerini gayet iyi biliyorum.
Diyecekler ki “Kardeşim, benim suçum ne? Eşber Yağmurdereli’yi ben mi mahkûm ettim, kanunu ben mi çıkardım, Meclis’e bir kanun getirdiler de hayır mı dedim, af istedi de affetmedim mi?”
İlk bakışta bu itirazlarında haklı oldukları da düşünülebilir.
Öyle ya, bizzat Başbakan bu mahkûmiyet nedeniyle ne kadar üzüldüğünü açıklamadı mı?
Cumhurbaşkanımız, Yağmurdereli müracaat ederse onu affetmeyecek mi?
Bence esas sorun da bu zaten.
Meclis’te bizleri temsil etmek üzere bulunan milletvekillerinin bağlı bulunduğu partilerin liderlerinin tümü iş lafa gelince son derece demokratlar.
Düşünce özgürlüğünden, Avrupa Topluluğu’na girmekten söz ediyorlar.
Bu tür “demokrasi kazaları” meydana gelince kanlı gözyaşları dökerek, gazetelere demeçler veriyorlar.
Ama nedense Meclis çatısı altında bir şey yapmak akıllarına gelmiyor.
Bırakın düşüncenin suç olmasının önüne geçecek yasa teklifleri yapmayı, Meclis’te gündem dışı bir konuşma yapmaya dahi gerek duymuyorlar.
Peki o zaman Meclis’e ne gerek var? Partilere, onların liderlerine ne ihtiyacımız var?
Türk toplumunun üzerinde fikir birliğine varabildiği son derece az konu var.
Bunlardan bir tanesi de Eşber Yağmurdereli olayıyla ortaya çıktı.
Herkes düşüncenin suç olmaktan çıkarılmasını istiyor.
Biz üçüncü sınıf Ortadoğu diktatörlüklerindeki gibi, düşüncesi ve siyasal eğilimleri yüzünden insanların hapislere atıldığı bir ülkenin vatandaşları olmaya layık değiliz. Bunu hak etmiyoruz.
Türkiye’nin vatandaşları, dünyanın öteki medeni ülkelerinin vatandaşları ne haklara sahipse sadece onları istiyor, daha fazlasını değil.
Amerikan, Alman, Fransız, İngiliz, Felemenk düşünmeye ve düşüncesini açıklamaya hak sahibi de, Türk neden değil? Onlardan daha mı aptalız, düşünme yeteneğimiz mi yok?
Bir Meclis, vatandaşlarının talepleri karşısında bu kadar duyarsız olabilir mi? Bu kadar duyarsız olabiliyorsa, o Meclis ile o halk arasındaki bağların sağlamlığından kuşku duymak gerekmez mi?
Meclis’teki parti liderlerinin ve Cumhurbaşkanı’nın ne yapması gerektiği bellidir: Bir an önce bir araya gelmek ve bu lekeyi Türkiye Cumhuriyeti’nin üzerinden silmek.
Bu yapılmadığı sürece verilen sözlerin, yapılan açıklamaların bir tek anlamı kalıyor: Timsah gözyaşı dökmek!