RADİKAL

Yine kapıkulları meclisi mi?

 Parlamenter sistemler güçler ayrılığı ilkesine dayanıyor. Sistemin kalbi, yargının bağımsızlığının yanı sıra, yasama ile yürütme arasındaki ilişkinin biçiminde yatıyor. Yürütme, yasama organının içinden çıkıyor ama sistem yasama organının yürütme üzerindeki denetim hakkının kullanılışı ile işliyor.

Türkiye’de son günlerin modası sistem tartışmasına yol açan şey de esasen bu ilişkinin dengesini yitirmesinden kaynaklanıyor. Yasama, içinden çıkardığı yürütmeyi denetleyemiyor. Çünkü ‘parti disiplini’ denen ve parlamentoya esas gücünü veren mekanizma, ‘parti içi demokrasi’nin kurumları işletilemediğinden görevini yapamıyor. Parlamento, parti liderlerinin sultası altına giriyor, milletvekilleri kapıkulu haline dönüşüyor ve parlamento yürütme üzerindeki gücünü kullanamıyor.
Üç buçuk ay sonra erken genel seçimle parlamento yenilenecek. Önceki gün Radikal’de yayımlanan bir haber siyasi partilerin milletvekili adaylarını hangi yöntemlerle seçeceklerini açıklıyordu. Adayların belirlenme yöntemi, önümüzdeki dönemde de parlamentonun aynı sakat yapıyı taşıyacağını ortaya koyuyor.
ANAP, Yüksek Seçim Kurulu’na adayların merkez yoklaması ile belirleneceğini bildirecek. Aday seçimine ‘demokratik bir hava vermek için’ belirlenen yöntem ‘örgüt gözetiminde önseçim’ olarak açıklandı. Yani önseçimler, yasada
belirtildiği gibi hâkim gözetiminde gerçekleşmeyecek. Bazı yerlerde de örgütün değil, ‘nitelikli üyelerin’ görüşlerine bakılacak. Ama her halükârda son kararı partinin MKYK’sı karar verecek. Anlayacağınız Mesut Yılmaz tek seçici olacak, kendi belirlediği adayların oluşturacağı bir aday listesiyle seçime gidip, istediği gibi bir parlamento grubu oluşturacak.
DYP, Genel Merkez gözetiminde yapacağı önseçimlerde genel merkeze bazı kontenjanlar da ayırmayı planlıyor. Büyük şehirlerde merkez yoklaması yapılacağı da kesin gibi. Yani DYP grubunun da kimlerden oluşacağını bizzat Tansu Çiller belirleyecek.
CHP birçok yerde önseçim yapmayı planlamakla birlikte az sayıdaki ilde merkez yoklaması yapacak. Bu arada Genel Başkan’a da yüzde 5’lik bir kontenjan ayrılıyor. Baykal da 25 civarında milletvekilini bizzat kendisi belirleyecek. CHP’nin geçen seçimde kazandığı sandalyeler dikkate alınırsa bu grubun yarısı demek.
DSP adının başındaki ‘demokratik’ sıfatına ‘çok uygun’ bir şekilde tüm adayları merkez yoklaması ile belirleyecek. Rahşan Hanım ile Bülent Bey tek seçici olacaklar.
En canlı örgüte sahip olduğu için övünen Fazilet Partisi de adaylarını merkez yoklaması ve ‘anketlerle’ belirleyecek. FP yönetiminin istemediği hiçbir isim aday olamayacak. FP grubu da öteki parti grupları gibi parti liderliği tarafından ‘atanacak’.
Yani bugünkü parlamento hangi nedenlerle görevini yapamıyorsa, yeni parlamento da aynı nedenlerle sakat olarak doğacak.
Liderlerin kişisel tercihleriyle seçtikleri kapıkullarının oluşturduğu bir parlamento, liderlerden bağımsız olarak liderler tarafından kurulacak hükümetleri denetleyecek, parlamenter sistemin özündeki güçler ayrılığı ilkesi hayata geçirilecek! Böyle bir parlamentodan liderlerin sultasını kırmasını bekleyeceğiz. Hadi canım sen de!…