t24.com.tr

Uydur uydur söyle, inanıyorlar nasıl olsa

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin kuruluş yıldönümünde yayınladığı mesajda Türkiye’deki hayat pahalılığının sorumluluğunu “küresel krize” bağladı.

“Küresel krizlerin ülkemize etkilerinden kaynaklanan hayat pahalılığının son dönemde milletimizi bunalttığının farkındayız. Ülkemizin her meselesini çözdüğümüz gibi inşallah bu sıkıntıyı da hal yoluna yine biz koyacağız” dedi.

Bunda yadırganacak bir durum yok.

Erdoğan’ın bu konularda doğruyu söylemesini kimse beklemiyor zaten.

Gözü Erdoğan’dan başka bir şey görmeyen fanatik taraftarları zaten o ne derse onu doğru kabul ediyor.

Sokak röportajlarında filan pahalılığın sorumlusunun Bay Kemal olduğunu söyleyenler, buna gerçekten inandıkları için öyle konuşuyorlar.

Erdoğan ve siyasi benzerlerinin onca başarısızlıklarına rağmen kitleleri etkileri altında tutabiliyor olmalarının nedeni biraz da bu.

Nesnel gerçekliğin önemini kaybettiği bir dönemde yaşıyoruz.

Kitleleri etkileyecek her türlü iletişim aracını ve yöntemini kullanarak gerçeklik algımız çarpıtılıyor.

Öte yandan bizler de Erdoğan’ın bu konuda doğruyu söylemesini zaten beklemiyoruz.

Gerçekleri canı nasıl istiyorsa öyle eğip bükmeye bizleri de alıştırdı.

Bizim “pragmatik atalarımızın” bize armağan ettiği o ünlü söze göre zaten “kabahat samur kürk olsa kimse sırtına almaz.”

Onun için şöyle demesini de beklemiyordum zaten:

“Ben kendimi bir ara iktisatçı zannettim. Dalkavuğum olmaktan başka vasıfları olmayan iktisatçılar hariç bütün iktisatçıların reddettiği bir teoriyi uygulamaya kalkıştım, durum böyle oldu. Kusura bakmayın.”

—————————————-

Marx yaşasaydı

Karl Marx, Hegel’in Hukuk Felsefesinin Eleştirisine Katkı isimli makalesindeki şu sözünü bilmeyenlerin sayısı çok azdır:

“Din, halkın afyonunu oluşturuyor.”

Geçen gün Cüppeli Ahmet’in bir konuşmasını dinledim.

Zekât veren zenginlerin, zekât ve fitre verecek imkânı bile olmayan fakirlerden 500 yıl daha sonra cennete gidebileceğini anlatıyordu.

“Düşünün” diyordu, “beş yüz yıl bekleyecek!”

Sonra da cemaatine soruyordu:

“Bu dünyada 10 -15 yıl sıkıntı çekmek ne ki? Zenginden 500 yıl önce cennete kavuşma imkânı varken? Zenginlerin fakirlere gıpta etmesi lazım!”

O videoyu izlerken Marx’a “rahmet okudum”!

Acaba Diyanet İşleri Başkanı bu işlere ne diyor?

————————–

Askerlik tarihinde bir ilk: Hela savunması!

AKP Türkiye’sinde bu da oldu: Jandarma, artık hela nöbeti de tutuyor!

Jandarma ekipleri, Akbelen’de ağaç kesimini protesto etmek için toplanan çevrecilerin kullanmasını engellemek amacıyla seyyar tuvaletlerin önünde barikat kurmuş.

Amaç açık: Orada ağaçları savunan çevrecilere eziyet etmek.

Çevreciler bunun çaresini nasıl buldular, okuduğum haberlerde bununla ilgili bir ayrıntı yoktu.

Kim bilir belki de jandarma ekiplerinin bundan sonra kaya diplerinde de tedbir alması gerekecek.

Acaba yetişkin hastalar için kullanılan türden sıhhi petlerin o civardaki marketlerde satışına da bir sınırlama mı getirilse?

Oradaki birliğe kumanda eden kimdir, biliyor olsam da adını yazmam ama şunu merak ettim: Hela cephesinde gösterdiği bu savunma başarısı siciline nasıl yansır acaba?

Boktan elde ettiği bu zafer, bundan sonraki terfiinde etkili olur mu?

——————————