t24.com.tr

“Alternatif çözüm yolları” nedir acaba?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bin odalı sarayında T.C. valilerini topladı.

“Vali” sıfatını taşıyan kişiler, devlet memurudur.

Önceki gün “İdareciler Günü” idi, bu vesileyle emekli ya da aktif görevdeki idarecilerin geçmiş günlerini de kutlarım.

Vali, Türkiye’nin idari düzeninde en önemli insandır.

Görevleri kanunla tanımlanmıştır. İl bütçesini yapar, il özel idaresini denetler, ilin hangi bölgesine polis bakacak, jandarma nereden sorumlu ona karar verir, devletin tüm yerel organlarının doğru çalışmaları için denetimlerini yapar, ilde huzur ve asayişin sağlanması için yetkilerini kullanır.

Fiyakalı plakaları olan büyük makam otomobillerine binerler, Vali konağında yaşarlar, kısacası “devletin yer yüzündeki sureti” gibidirler.

Bu köşeyi izleyenler bilirler, “güvenlik gerekçesiyle” miting ya da festival yasaklayan valileri de bu nedenle eleştiririm.

Çünkü bu kadar yetkiyle güvenliği sağlayamayan bir beceriksiz isen o makamda ne işin var diye düşünürüm.

Her neyse, konumuz valilerin görev ve yetkileri değil.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin valilerini bin odalı sarayında topladı ve onlara bir nutuk attı.

Zaten bu tür toplantılar, valilerden ülkenin durumu ile ilgili bilgi almak için filan değil, televizyonlarda bu vesileyle yayınlanacak nutuklar atmak için düzenleniyor.

Onun için de T.C., bir tür sit – com devletine döndü.

Dünyanın en çok nutuk atan devlet yöneticisi unvanını tek başına elinde bulunduruyor. Ne zaman görevlerinin gereklerini yerine getiriyor ne zaman uyuyor ne vakit namaz kılıyor gerçek bir muamma.

Cumhurbaşkanı artık Türkiye’nin idari sisteminin de başı. Onun için kendisini illerde temsil eden valiler ile toplantı yapmasında, onları dinlemesinde sorun yok.

Ama gelin görün ki Erdoğan bu son valiler toplantısını da bir siyasi mitinge çevirdi.

Muhalefeti sert sözlerle eleştirdi. Devletin en yüksek mülki amirlerini, deyim yerindeyse “muhalefete karşı doldurdu”!

Bunlar parti devletlerinde normal karşılanması gereken durumlar. Böyle durumlarda kim mülki amir, kim parti komiseri birbirine karışır.

Nitekim devletimizin valileri de bu nedenle kendilerini AKP’nin il başkanı zannediyor.

Erdoğan’ın bu toplantıyı düzenlemekteki amacı da zaten buydu:

Valileri, partisinin resmi olmayan il başkanlarına dönüştürüp, seçim kampanyası boyunca devletin gücünü de partisinin arkasına almak!

Ben hala geçmişte yaşayan, Anayasa adı verilen bir metnin ve kanunların filan yürürlükte olduğunu zanneden bir birey olarak Cumhurbaşkanı’nın nutkunu yadırgadım.

Valilere şunu söyledi:

“Sandığa gölge düşürülmesine izin vermeyeceğiz. Sürecin baştan sona sorunsuz sıkıntısız emin bir şekilde yürümesini gözeterek öncelikle sizler yapacaksınız. Her ihtimali göz önüne alan ve alternatif çözüm yollarını hemen devreye alacağınıza ben inanıyorum.”

Anayasamıza göre Türkiye’de seçimler hâkim gözetim ve denetiminde yapılır.

Yüksek Seçim Kurulu ve İl – İlçe Seçim Kurulları bunun için var.

Valilerin böyle bir görevi yoktur. Onların seçimdeki görevi asayiş ile sınırlı.

Onun için bir valiye “her ihtimali göz önüne alarak alternatif çözüm yollarını hemen devreye alması” talimatı vermek tuhaf.

Valilerin bulacağı “alternatif çözüm yolları” içinde sandık kaçırmak, oy torbası yakmak, rakip partilerin sandık görevlilerini dövmek filan mı var?

Şimdi bazı kişiler beni gereksiz yere “seçim güveliği konusunda kıllanmak” ile suçlayabilir.

Unutmayalım ki aynı zarftan çıkan dört oydan üçünün geçerli, birinin geçersiz sayıldığı bir seçimden geçtik.

Onu hatırlayınca valilerin bulacağı “alternatif çözüm yollarını” çok merak ettim.

Çünkü Cumhurbaşkanı’nın aynı konuşmasında söylediklerine bakacak olursak Türkiye ciddi bir tehdit altında ve bu yerel seçim bu tehdidin kuvveden fiile geçmesine de vesile olabilir!

Şimdi kendinizi bir vali gibi düşünün, mesela Çatladı Kapı Valisi!

Seçimi “kutsal AKP’nin” kazanamayacağı ihtimalini gördüğünüzde Cumhurbaşkanı’nın talimatlarını nasıl yorumlardınız?

Bu kaçıncı tekrar bilmiyorum ama benim işim de uyarmak:

Türkiye, bir parti devletine dönüşüyor, bunun varacağı yer bir tek parti diktatörlüğüdür, herkes gözünü dört açsın!

———————————-