OKSİJEN, T24 HAFTA SONU

Bildiğiniz hayatın acısından kaçıyorlar

Marmaris Emniyet Müdürlüğünün, Marmaris’teki barlarda üstleri çıplak genç erkeklerin yaptığı dans gösterilerini “hayasız hareket” olarak değerlendirip, işlem yaptığı haberini okuduğumda “Kabataş’ta bir görünüp, kaybolan adamlar şimdi de Marmaris’i mi mesken tutmuşlar” diye endişelendim.

Hatırlarsınız, Gezi protestoları sırasında “üstleri çıplak, deri pantolonlu ve başları bandanalı kalabalık bir erkek grubunun eylemlerinden” söz edilmiş ancak İstanbul Emniyeti bütün imkanlarını seferber etmesine rağmen bu kalabalık grup hiç iz bırakmadan yok olup, gitmişti.

İstanbul’da bir tür Bermuda Şeytan Üçgenine benzer bir oluşum varmış da bu grup, onun içinde yok olmuş gibi!

Mesleki bir hastalık da diyebilirsiniz, bulunduğum yerdeki yerel gazetelere göz gezdirmek gibi bir huyum var.

Artık kâğıt gazete peşine düşmem de gerekmiyor, yerel internet siteleri son derece başarılı.

Bu haberi de bir arkadaşımın teknesinde Marmaris civarında dolanırken okudum.

Ancak “olaydan” daha önce haberdar olmuştum.

Altlarında bacaklarına yapışmış kot pantolonlar olan, üstleri çıplak genç adamlar, Marmaris’teki bazı barlarda, dışarıdan izleyene çok acayip görünen hareketler ile dans ediyorlar.

Instagram ve tiktok’ta belki yüzlerce video var ve iki tanesini izledikten sonra deyim yerindeyse üzerime yağmur gibi yağmaya başladılar.

Bu tuhaf dansa “voguing” deniliyor.

En gelişmiş örneğini izlemek isterseniz Madonna’nın 1990’da yayımlanan Vogue şarkısının video klipini izleyebilirsiniz.

Podyumdaki mankenlerin ya da poz veren fotomodellerin hareketlerini stilize ederek, keskin el, kol ve vücut hareketleriyle yapılan bir dans bu.

Vücut bir sabit pozisyondan diğerine hızla geçerken, kollar ve bacaklar keskin hareketler sergiliyor.

Doğası gereği cinsel çağrışımlar yaratması kaçınılmaz bir performans diyelim.

Bizim Marmarisli delikanlılar bu işe ne diyecekler bilemem ama Afro – Amerikan ve Latin eşcinsel kültürünün bir parçası da sayılıyor.

Vikipedia’da yazdığına göre bu dansın New York’taki “hapishane adası” Rikers’daki, Afro – Amerikan eşcinsel mahkûmlardan kaynaklanmış olması muhtemel.

Marmarisli çocukların bu detayı bildiklerini zannetmiyorum, benim bilgim ise artık geride kalmış Madonna hayranlığımdan kaynaklanıyor.

Laf aramızda kendisini uğur bellemiştim, birinci sayısında şu veya bu gerekçeyle Madonna’nın yer almadığı dergi yayınlamadım diyebilirim.

Şehirli Türklerin genel davranışlarına hâkim olan motiflerden biri de “el alem ne der” kaygısıdır.

Bir şeyin meydana gelmiş olmasından daha önemli olan, o şeyin meydana gelmiş olmasını başkaları nasıl karşılar, buna bakarak bizler hakkında yanlış fikir edinirler mi düşüncesidir.

“Şüyuu, vukuundan beter” atasözüne kaynaklık eden sosyo psikolojik bir durum yani!

Nitekim Marmarisli gençlerin bu dans videoları da kısa sürede viral olunca böyle bir tepkiyle karşılandı: Böyle mi turizm ülkesi olacağız?

Bu görüşe göre turistler, nezih ve temiz ortamlarda eğlenmek isteyen, ölçülü ve tutarlı insan toplulukları oluyor.

Böyle düşünenlere Easyjet’in, Gatwick London – Canary Island uçuşundan bir bilet almalarını öneririm.

Aslında böyle bir işkence için para ödemelerine de gerek yok.

Instagram veya tiktok’ta o uçaklarda çekilmiş yüzlerce video bulabilirler ki memleketimize gelen turistlerin belli bir bölümü de zaten böyle amaçlar için huyunu, dilini bilmedikleri insanların ülkesine gelirler.

Yani söyleyeceğim şu ki Marmaris’te bomboş bir bar sahnesinde dört delikanlı, üstleri çıplak acayip hareketler yapıyorlar diye kimse Türkler ile ilgili kötü fikirlere sahip olmaz.

Türklerin, batılı milletler için “öteki” olmasının çok derin tarihsel ve kültürel nedenleri var.

Marmaris ya da Alanya barlarında smokinleri çekmiş, bir ellerinde puro, diğer ellerinde şampanya kadehi olan Kıvanç Tatlıtuğlardan bir ordu dolaştırsak, onlar açısından yine de “öteki” olmamız durumunu değiştiremeyiz.

Bu dans kaçınılmaz olarak bir cinsel çağrı içeriyor ama “hayasız hareket” sınıfına sokulup, cezalandırmaya kalkmak hayli abartılı bir “vesayetçi” zihniyet.

Sonuç olarak bir kadını ya da erkeği kolundan tutup, zorla barın tuvaletine sürüklemiyorlar.

Yetişkin insanların ne yapmak istediklerine kendilerinin karar vermeleri her zaman daha iyidir.

Bu delikanlılara böyle sert eleştirilerle hücum etmeden önce Madonna’nın bu danstan ilham alan Vogue şarkısının sözlerine kulak vermenizi öneririm.

Şöyle başlıyor:

“Etrafına bak, döndüğün her yer kalp ağrısı
Gittiğin her yer

Kaçmak için elinden gelen her şeyi deniyorsun
Bildiğin hayatın acısından

Her şey başarısız olduğunda

Ve bugün olduğundan daha iyi bir şey olmayı özlediğinde

Kaçabileceğin bir yer biliyorum

Adı dans pisti

Ve işte bunun için var, bu yüzden
Hadi, vogue vogue
Vücudunun müziğe göre hareket etmesine izin ver”

Bu çocukları Türkiye’nin dört bir yanından Marmaris’e sürükleyen şey geceleri alemlere akma hevesi değil.

Türk eğitim sisteminin hiçbir şey öğretmeden ve hiçbir mesleki beceri kazandırmadan lisenin kapısından sokağa salıverdiği milyonların içinden çıktılar.

Vasıfsızlar.

Gelecek beklentileri yok, gece kim bilir nasıl yerlerde beşi, onu üst üste yatıyor.

İnşaat mevsiminde çalışabiliyorlar. İnşaat mevsimi bittiğinde turizm mevsimi geliyor.

“Böyle garson mu olur” dediğiniz çocuklar onlar işte. Garsonluk gibi önemli bir mesleği bile ancak geçici iş olarak yapabiliyorlar.

Yazın gelmiş olması, biraz da “bonus” beklentisi yaratıyor olmalı: Tatil geceleri için seks arayan kadınlarla karşılaşma fırsatı anlamında “bonus”.

O ilişkilerde kimse daha fazlasını aramıyor zaten.

Ve şarkı devam ediyor:

“İhtiyacın olan tek şey kendi hayal gücün.
Onu kullan, bunun için var

En güzel ilhamın için, içeri gir
Hayallerin kapıyı açacak

Siyah ya da beyaz olman fark etmez
Erkek ya da kız olman
Müzik çalıyorsa sana yeni bir hayat verecek
Sen bir süperstarsın
Evet, sen busun, bunu biliyorsun.

Poz ver, bunda bir şey yok

Vogue, vogue
Vogue, vogue”

————————————