RADİKAL

İnsanı kadın peşinde koşmak öldürür

 Yazının başlığına aldığım bu halk deyişinin kökünün Osmanlı Sarayı’na dayandığını duymuştum, ama hangi olay nedeniyle ortaya çıktığını bilmiyordum. Geçen gün okuduğum Refik Ahmet Sevengil’in İstanbul Nasıl Eğleniyordu’ (İletişim Yayınları, Yayına hazırlayan: Sami Önal) isimli kitabında öykünün aslını buldum.

Küfürbaz Hacı Şevki Bey’in ‘pezevenklik’ suçlamaları gündemdeyken bu ilginç olayı hatırlatmanın, bir pazar sabahı için eğlenceli olacağını düşünüyorum.

II. Selim döneminde (Onaltıncı yüzyılın sonlarına doğru) Eyüp’teki ‘kaymakçı dükkânları’ genç âşıkların buluştuğu ve birbirleriyle kaş gözle işaretleştikleri yerlerdi. O dönemde sayıları bol bulunan Küfürbaz Hacı Şevki Efendi benzeri hocalar isyan ediyorlardı: “Din elden gidiyor, ahlak-ı İslamiye kalmadı, kıyamet mi yaklaşıyor” eleştirileri padişaha kadar ulaşınca ferman gelmiş ve Eyüp’teki kaymakçı dükkânları yasaklanmıştı.

Oysa Halife Padişah II. Selim içkiye ve kadınlara düşkünlüğüyle tanınıyordu. Yazının başlığındaki deyişin ortaya çıkmasını sağlayan olay da kaymakçı dükkânlarının kapatılmasının hemen ertesinde, saray hamamında gerçekleştirilen bir seks partisi sırasında meydana geldi. O gün saray hamamında ‘efendi’ için büyük bir eğlence düzenlendi. Sevengil’in tabiriyle “Tadına önceden bakılmış yosmalar” bu eğlenceye çağrılmadı. Saraya yakın vezirler ve ‘ulema’nın (Hacı Şevki de o dönemde yaşasaydı ulema olacaktı ve padişahına pezevenklik etmek baş görevlerinden biri olacaktı) imparatorluğun çeşitli kentlerinden getirttiği güzel kızlar soyulup, paklandılar ve efendi hazretlerini yıkamakla görevlendirildiler.

II. Selim o gün içkiyi yine fazla kaçırmış, hamamın sıcaklığının da etkisiyle ‘halvet- i hümayun’ sırasında iyice gevşemişti. Kızlar onu önce yıkamışlar, sonra vücuduna güzel kokularla masajlar yapmışlardı. Sevengil’e göre “çıplak kızlar kahkahaları, çığlıkları hamamın kubbesinde çınlarken sedef kakmalı nalınların üzerinde ayakları burkularak, vücutları kıvrılarak bucak bucak kaçıyorlar, II. Selim ise sakalları titreyerek heyecan ve sarsıntıyla kızları tutmak için koşuyordu.”

Gözdelerden birini yakalamak üzereyken Selim’in ayağı nalınların üstünde burkuldu, sarhoşluğun etkisiyle de dengesini yitirdi ve mermer zemin üzerine olanca ağırlığıyla devrildi. Kızlar koştular. Hamamdan yatağına taşınan padişah bir daha kalkamadı. Sefahatle yıpranmış yaşlı vücudu ne o heyecana, ne de şiddetli düşmenin vücutta yarattığı travmaya daha fazla dayanamamıştı. Halife padişah kadın peşinde koşarken dünya değiştirmişti.

Küfürbaz Şevki’nin o dönemdeki meslektaşları halife hazretlerinin mekânının cennet olacağını halka anlatırken, halk da boş durmamış ve ünlü “insanı kadın değil, kadın peşinde koşmak öldürür” deyişini kuşaklar boyunca dilden dile taşımıştı.