MİLLİYET

Barış yolunda Saddam bir şık olabilir mi?

  Başbakan Abdullah Gül’ün girişimiyle İstanbul’da, Suriye, Suudi Arabistan, İran, Mısır ve Ürdün’ün katılımlarıyla yapılmaya çalışılan konferansın Irak’ta bir savaş olasılığını ortadan kaldırması beklenebilir mi?

Doğrusunu isterseniz bu konuda hiç umutlu değilim.
Bunu söylerken barış çabalarını küçümsüyor değilim. Elbette, Irak’ta barışı sağlayabilecek seçeneklerin tümü sonuna kadar denenmeli.
Ama unutmamak gerekiyor ki bu barış çabalarının sonuç vermesi öncelikle ve sadece Saddam Hüseyin’e ve Irak rejimine bağlı.

Aklı başına geliverse..
Birçok kişi Saddam’ın son anda akıllı bir insan gibi davranabileceğini ümit ediyor. Irak’ı terk etmeye razı olabileceğini, sürgüne gitmeyi kabul edebileceğini ve böylece Irak’ta uluslararası toplumla kavgalı olmayan bir yeni yönetimin yerleşebileceğini temenni ediyor…
Bu gerçekten olabilir mi? Saddam, son anda durumu objektif olarak değerlendirmeyi başarıp Irak’ı terk etmeye razı olabilir mi? Bunun gerçekleşmesinin mümkün olmadığını düşünüyorum.

O hep böyleydi..
Saddam, bugüne kadar hiçbir zaman “akılcı” davranmadı. Şartları objektif olarak tahlil edip bundan akılcı sonuçlar çıkaramadı.
İran’la savaş kararı verirken de böyleydi, Kuveyt’i işgale yönelirken de böyleydi, Halepçe’de sivil halkın üzerine kimyasal bombalar yağdırırken de böyleydi…
Ülkesinin, herkesin gıptayla baktığı kaynaklarını, ulusal kalkınma yerine silahlanmaya harcama kararı verirken de akılcı davranmıyordu, Körfez Savaşı sonrasındaki durumu değerlendirip hareketlerini buna göre planlarken de…
Dolayısıyla bu son gelinen aşamada Saddam’ın birdenbire değişmesini ve savaşın kaçınılmaz olduğunu görüp halkını ve bölgeyi bir büyük felaketten koruma kararlılığı göstermesini de beklemiyorum.

Tam bir hayal…
Saddam kişisel olarak değişmeyeceğine göre değişmesi gereken tek şey Irak’taki rejim olmalı. Bunun da bir dış müdahale olmaksızın gerçekleşebilmesi neredeyse bir “ham hayal” mertebesinde…
Amerika ve müttefiklerinin de savaş kararı almadan önce Saddam’ın bu durumunu iyi değerlendirmeleri gerekiyor.

Geri çekilecek
Savaş olasılığı güçlendiğinden beri Irak’tan gelen haberler hep birbirine benziyor: Amerika ve müttefiklerinin ordularını Bağdat’ta acımasız bir savaş bekliyor. Bağdat ev ev, sokak sokak savunulacak ve Amerika savaşa girdiğine pişman olacak…
Yani Saddam da gayet iyi biliyor ki Irak Ordusu, güneyden de gelse, kuzeyden de gelse bir saldırıya karşı direnemeyecek ve geri çekilecek… Çekileceği yer ise Bağdat’ın içi… Nitekim Bağdat civarında siperlerin kazılmakta olduğu gibi haberler de eksik değil.

Terör zebanileri
Savaşı kaybedebileceğini anladığında Saddam’ın Bağdat’ın içinde bile gerektiğinde en ağır kimyasal silahları kullanmaktan çekinmeyeceğini de önceki davranışlarından biliyoruz. İran Savaşı’nda sıkıştığında füzelerini Tahran’da sivil halkın üzerine yollamakta bir sakınca görmemişti. Aynı şekilde Halepçe’de hepsi Irak vatandaşı olan sivillere karşı kimyasal silahlarını kullanmaktan da kaçınmamıştı. Aynı şeyi bu kez Bağdat’ın içinde denemekten de çekinmeyecek bir ruh yapısına sahip bir diktatörden söz ediyoruz.
Bağdat’ta sivilleri de içine alacak böyle bir kıyımdan sadece Saddam’ı sorumlu tutmak ne işe yarar? Binlerce masum sivil öldükten sonra Irak’ta kalıcı bir barışı sağlamak gerçekten mümkün olabilir mi? Yoksa bu cehennemin kapılarının açılıp yeni terör zebanilerinin dünyanın başına bela olmalarına mı yol açar?
Bunların da iyi değerlendirilmesi gerekiyor.