Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Futbolun adaleti

Fransa 898’in ilk çeyrek final maçının nasıl geçeceği aslında günler öncesinden belliydi. Önce gol yememeyi düşünen İtalya ile bir an önce gol atmak isteyen Fransa kimseyi yanıltmadılar.

Cesare Maldini, İtalya’yı kaleci dahil 9 kişiyle defansta tuttu, ceza sahasının önünü ikili bloklarla kapattı ve Fransa forvetlerine çok az pozisyon verdi. İlk devrenin son dakikasında Djorkaeff’un kaçırdığı pozisyon dışında Fransa atakları İtalya’nın sert defansına çarpan dalgalar gibi kırıldı. Takımların yedekleri bile iki teknik direktörün futbol anlayışlarındaki farklılığı gösteriyordu.

İtalya’nın 22 kişilik kadrosundaki 5 forvet oyuncusuna karşılık, Fransa’nın sadece yedekleri arasında bile 5 forvet vardı. İtalya’nın hücuma çıkma niyeti olmadığını gören Aime Jacquet forvetini maçın 60. dakikasında üçe çıkardı. Cesare Maldini rakibin bu taktik değişimini Roberto Baggio’yu oyuna alarak yanıtladı. Bu değişiklikler iki takımı da hareketlendirdi.

Baggio’nun oyuna girmesinden sonra İtalya biraz daha fazla pozisyon buldu. Ama artık futbol oynamayı unutmuştu, yakaladığı pozisyonları gole çeviremedi. Cesare Maldini işi penaltılara bırakıp, turnuvadan elenmenin sorumluluğunu, penaltıyı kaçıracak futbolcuya yüklemeyi planlıyor olmalıydı ve nitekim de öyle oldu. Son penaltıları hep kaçıran İtalya, bu kez de geleneği bozmadı.

Zidane geleceği parlak, başarılı bir oyuncu. Ancak çok para kazansa bile tarihe büyük bir oyuncu olarak geçemeyecek. Maçın ilk yarısında kendisini yere atarak, hakemi yanıltıp Bergomi’ye kart göstertmesi Fair – Play ruhuna aykırıydı. Rakibine kasdi tekme attığı için daha önce iki maç ceza alan Zidane öyle anlaşılıyor ki, Fair – Play ruhundan haberdar değil.

Karşılaşmanın Fransa’nın tur atlamasıyla bitmesi bir bakıma “Futbol Tanrısı”nın da adaletini zaman zaman gösterebileceğini ortaya koydu.