Korkunun esiri
Fenerbahçe, Beşiktaş’a değil, aslında korkusuna yenildi. Daum, Fenerbahçe’yi 1 puan alabilmek amacıyla çıkardığı İnönü’de ilk mağlubiyetini de aldı.
Normal şartlar altında saha avantajı dışındaki herşey, oyuna Fenerbahçe’nin hakim olmasını gerektiriyordu. Ancak, bütün bir ilk yarı boyunca öncelikle gol yememeye oynayan ve hiç pozisyona giremeyen Fenerbahçe, Beşiktaş’ın golüne kadar uyudu. Maç boyunca Beşiktaş’ın mutlak gol diyebileceğimiz tek pozisyonu var. Her iki golde de Fenerbahçe defansının konsantrasyon eksikliği Beşiktaş’ın beklenmedik bir şekilde öne geçmesini sağladı. Fenerbahçe ancak Beşiktaş’ın birinci golünden sonra kendi futbolunu oynamaya başladı. Beşiktaş gibi orta sahada doğru dürüst baskı yapamayan bir takıma karşı sağ kanatta oynaması gereken oyuncu Serhat değil, Serkan olmalıydı. Neredeyse 60 dakika ayağına top değmeyen Serhat, Fenerbahçe’nin dünkü mağlubiyetinin sebeplerinden biriydi.
Bütün bunlara rağmen Fenerbahçe önemli bir kayba uğramış değil. Ligin bu dönemeç noktasında liderliği kaybetmiş olsa dahi, kadro yapısı itibariyle Türkiye Ligi’nin iki adım önünde.
Maçın hakemi beklendiği şekilde başarılı bir maç yönetti. Merkez Hakem Komitesi’nin seçiminin doğru olduğunu bir kere daha gördük. Bence tek hatası, penaltı pozisyonundan sonra hemen önünde Hooijdonk’a tekme atan Carew’i oyundan atma cesaretini gösterememiş olmasıydı. Dilerim, önümüzdeki haftalarda yöneteceği maçlarda bu cesareti de gösterebilsin.
Bu sonuçtan sonra Fenerbahçe’yi karıştırmak isteyen çok kişi olacaktır. Yönetimin, futbolcuların ve taraftarın bu tuzağa düşmemeleri, gerekiyor. Dün bir kez daha gördük ki, Fenerbahçe, Fenerbahçe gibi oynatıldığı zaman Türkiye Ligi’nin tek şampiyonluk adayıdır.