Sadece bir Avrupalı
Dün Fenerbahçe Stadı’nda Avrupa Şampiyonlar Ligi maçı oynanıyordu ama sahada sadece bir tane Avrupalı takım vardı. Juventus maç boyunca kalabalık orta sahası ve rakibe adım attırmayan alan savunması ile Avrupalı olduğunu açıkça gösteriyordu.
İtalyan takımının hatları arasında yardımlaşma mükemmeldi. Girdikleri az sayıdaki pozisyonu Rüştü gibi güçlü bir gazeteciye ve Uche ile Högh gibi iki değerli defans oyuncusuna rağmen gole çevirmeyi başardılar.
Fenerbahçe’ye gelince… Maçtan önce beni endişeye sevk eden ne varsa hepsi sahaya yansıdı.
Maç boyunca çok büyük bir iyi niyetle mücadele etmesine rağmen Tarık’ın, Kostadinav’un yokluğunu dolduramayacağı maçın başında belli olmuştu.
Tarık girdiği bir iki pozisyonda maç eksikliğinin de verdiği çekingenlikle gol kaydetmeyi başaramadı. Ancak bunun suçu Tarık’ta değil, Rapid maçından beri ne hikmetse onu dinlendiren teknik heyette aranmalı. Tuncay ve Bülent maç öncesinde yazımda da belirttiğim gibi bu karşılaşmanın ağırlığını kaldırabilecek güçte olmadıklarını ortaya koydular.
Özellikle Tuncay’ın bu tür bir maç için hafif kalması sürpriz olmadı. Ondan hiç değilse bu eksiklerini kapatmak için yüreğiyle oynamasını beklerdik. Ama bunu bile başaramadı.
Okocha, sezon başındaki gibi değildi. Maç boyunca gezindi durdu. Maç boyunca attığı bir iki pas da takım arkadaşlarına gitmedi. Dün Fenerbahçe’nin orta sahası Okocha’sı, Tuncay’ı ve Bülent’i ile sahada yoktu. Juventus pek zorlanmadan yürüyerek Fenerbahçe orta sahasını geçmeyi başardı. Dün Fenerbahçe’nin yenilgisinden çok Rüştü ve Tarık’a üzüldüm. Çünkü onlar yenilgiyi hiç haketmemişlerdi.