Sistem oturuyor
Kocaeli maçının ilk yarısında uzun süredir görmediğimiz bir Fenerbahçe izledik. Daha önce 3 pası üst üste yapamayan bir takımdan, topa hakim olan, oyunu istediği şekilde yönlendiren bir takıma geçildiğine tanık olduk.
Bu yarıda Revivo, geçen sezonki Revivo olabilseydi, sanıyorum Fenerbahçe ilk yarıda attığı 3 golün daha fazlasını atabilirdi. Fenerbahçe’nin bir diğer farkı ise, Ümit Özat dışındaki geri 3’lünün oyuna daha fazla katılma yönündeki isteğiydi. Samsun maçıyla birlikte tanık olduğumuz bu görüntü, sanıyorum Werner Lorant’ın takıma benimsettiği yeni oyun anlayışından kaynaklanıyor. Nitekim bu tablo, Uche’nin adeta bir gizli santrfor gibi oynamasını ve 2 de gol bulmasını sağladı.
Maçın ikinci yarısında Ogün’ün yerine Hakan Bayraktar’ın alınması belki takımın teknik becerisini yükseltmeye yönelikti, ancak Hakan, Ogün kadar hırslı oynamayınca, bu plan sonuç vermedi. Fenerbahçe’nin yeni transferi Simao dün izleyebildiğimiz kadarıyla iyi bir oyuncu ve Fenerbahçe orta sahasında bu mevcut kadronun içinde sürekli kendisine yer bulabilecek çapta bir futbolcu. Ancak şampiyonluk isteyen bir takımın orta sahada bir Brezilya’ya ihtiyacı varsa, bu, Simao değil, Batista olmalıydı. Eğer Fenerbahçe Batista’yı almayı başarabilmiş olsaydı, hem şampiyonluktaki en büyük rakibinin yükselmesini önleyebilir, hem de en azından 4-5 sene daha oynatabileceği bir oyuncu kazanmış olurdu. Bu transferdeki mantığı çözebilmiş değilim.
Fenerbahçe’nin önemli bir sorunu; maçta öne geçtikten sonraki konsantrasyon problemi. Nitekim 3-0 biten ilk yarıdan sonra Kocaelispor’un ikinci yarıda daha çok gol pozisyonu bulabilmesi bundan kaynaklanıyor. Fenerbahçe, dünkü maçın önemli bölümünde iyi bir oyun ortaya koymuş olmasına rağmen, devamlılık sorununu çözemediği için çok daha farklı kazanabileceği bir maçı harcadı.
Maçın hakemi bazı pozisyonlarda çok ters kararlar vermesine rağmen, genel olarak ortalama bir yönetim gösterdi. Dünkü maçta büyük bir hakem hatasından söz etmemiz mümkün değil. Umarım bu, hep öyle sürer.