Dün, Kadıköy’deki muhteşem bir statta cehennemi bir kalabalığın huzurunda uzun yıllar akıldan çıkmayacak bir maç oynandı. Mücadelenin kahramanı ne yazık ki futbolcular değil, hakem Ali Aydın oldu. Aydın, son derece zor kararları büyük bir soğukkanlılıkla birbiri ardına verince, maç da büyük ölçüde bitmiş oldu.
Galatasaray Kaptanı Bülent’in hemen hemen her maçta tekrarladığı, Fair Play’a sığmayan hareketler, kırmızı kartla cezalandırılmayı çoktandır hak ediyordu. Umarım bu Bülent için ders olur ve bundan sonra takımının başında sahada kalmanın gerçek bir kaptanlık görevi olduğunu iyice öğrenir.
Maçın başından beri, Fenerbahçe’nin korner atışlarından Rapajc’in neden ceza sahasının tuhaf yerlerine gittiğini anlayamamıştım. Ancak kornerden gelen pasa vurduğu nefis vole, Fenerbahçe’nin gol olarak ağları bulduğunda bunun sebebini de herkesle birlikte anladık. Vurduğu frikiğin doksandaki örümcek ağlarını almasını Mondragon’un önlemesi de, en az vuruş kadar alkışlanacak bir hareketti.
Sahada Galatasaray’ı 7 kişi yakalayan Fenerbahçe’nin tarihe geçecek bir farkı yakalayamamasının en önemli nedeni de, Oktay’ın uzun süren bir aradan sonra oyuna bir türlü ısınamamasıydı.
Dört kişi atılıp, Galatasaray sakinleştikten sonra Fenerbahçeli oyuncularda da belirgin bir konsantrasyon azalışı göze çarptı. Halı saha maçında bile atılacak goller, kaçırıldı. Galatasaray’ın, Kadıköy’de düştüğü durum, bence büyük ölçüde hafta boyunca ortamı gereksiz yere geren, Sarı-Kırmızılı yöneticilerin eseriydi. Bu kadar gerilimli bir maçı kaldıracak psikolojik güce sahip olamayan oyuncuları düşünüp, ortamı bu kadar germemeleri gerekirdi.