(Bu yazı Yacht Türkiye Dergisi Aralık 2013 sayısında yayımlandı.)
Napoleon Bonaparte vaktiyle şöyle demiş: “Kazandığım zaman şampanya içerim, kutlamak için! Kaybettiğimde de şampanya içerim, kendimi teselli etmek için.”
Sir Winston Churchill’in yaklaşımı da ona benziyor: “Başarıda onu içmeyi hak edersiniz, mağlubiyette ise ihtiyacınız vardır.”
Cennet vatanımızda ise şampanya genellikle “kutlama” içkisidir.
Ulusal bir özellik sanırım, biz üzülünce, kaybedince, sinirlenince daha sert bir şeyler ararız ki rakı bunların önde gelenidir bizim için.
Şampanya şişesini, deyim yerindeyse “patlatarak” açarız, daha önce şişeyi biraz sallayıp açıldığında taşmasını görmek isteyenler de hiç az değildir. Sadece tat ile ilgili değil aynı zamanda “görsel – işitsel” bir zevk aracıdır yani.
Aslına bakarsanız şampanyayı öyle açmak pek makbul bir davranış biçimi değildir, bir centilmene yakışmaz ama bizde “patlat bir şampanya” düsturu kutlamaların vazgeçilmez bir parçasıdır.
Benim gençliğimde Ankara pavyonlarında bununla da yetinilmez, sahnedeki şarkıcı için “patlatılan” şampanya şişeleri sahnenin önüne dizilir, içine de bir sap kırmızı gül yerleştirilirdi ki bu da sanırım bir Orta Anadolu geleneği! Halen sürüyor mu bilmiyorum, epeyce zaman geçti ve zaman biliyorsunuz başa gelen her türlü kötülüğün de en iyi ilacıdır, bu da tedavi edilmiş olabilir!
Yılbaşının yaklaşmasıyla birlikte içki satılan dükkanlarda, süper marketlerin içki reyonlarında şampanyaların birden bire boy attığını görüyoruz.
Şampanya da, tıpkı nar gibi kızarmış bir hindi gibi yılbaşı geleneğimizin bir parçası çünkü.
Saatler gece yarısı 12’yi vurup, yeni yılın ilk saniyeleri yaşanırken birçok evde ya da lokantada tekrarlanan bir adet bu.
Gerçi rüya tabirleri yapan internet sitelerine bakacak olursanız rüyada şampanya görmek “gurur ve kibire, her çeşit etrika ve mutsuzluk sebeplerine işaret ediyor” ama belli ki her konuda olduğu gibi şampanya konusunda da toplumumuzda derin bir görüş ayrılığı var.
Çünkü rüya tabircileri arasında şunu yazanını da buldum:
“Rüyada şampanya içtiğinizi görmek; çok güzel günler geçireceğinize, bir kadının elinden şampanya içtiğinizi görmek; çok mutlu ve sevinçli aşk hayata başlayacağınıza, bu aşk uğruna maddi durumunuzun sarsılacağına işarettir.”
Rüyalarımızı neden gördüğümüzü, bunun nelere işaret ettiğini burada tartışacak değilim tabii.
Kişisel olarak böyle şeylere inanmam ama şampanya görmenin “aşk uğruna maddi durumunuzun sarsılmasına” neden olabileceğini okuyunca da dayanamadım.
Aşk için ya da değil, şunu iyi biliyorum ki rüyada değil ama gerçek hayatta şampanya görmek maddi durumunuzu gerçekten sarsabilir.
Yukarıda da belirttiğim gibi bu deneyimimi önce Ankara pavyonlarında edindim!
Gazozdan hallice bir şişe şampanyanın “patlatılma” sesini duyma tutkusunun nice ocakları söndürdüğü, bir efsane gibi anlatılırdı.
Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin üçüncü sınıfında öğrenci olduğum senenin yılbaşında, gazeteciliğe de başladığım için cebimin para dolu olduğunu zannettiğim dönemde yani, Ankara’da Sakarya Caddesi’ndeki bir şarküteride yılbaşı akşamı için abur cubur alışverişi yaparken, tezgahtara “şampanya da var mı” diye sormuş ve “çok pahalı, sana olmaz” yanıtını da almıştım.
Ama artık biliyorum ki eğer “yaşlı” bir Dom Perignon almıyorsanız, şampanya o kadar pahalı bir şey de değil.
Yerli üreticilerin köpüklü şarapları içinde gayet iyi olanları da var, prosecco ile kifafı nefs etme olanağına da sahibiz üstelik.
Şimdi sorunumuz yaklaşan yılbaşı nedeniyle market raflarını dolduran şampanya markaları arasında hangisinin daha iyi bir “fiyat – kalite oranı” sunduğunu bilebilmekte.
Ben bir eski Türk geleneğine uyarak deneme – yanılma yolunu tercih ederim ama yılbaşı için şampanya alışverişine çıkacak olanlar için ipucunu Vedat Milor’un internet sitesine buldum.
Şöyle yazıyor:
“Milezime şampanya satın alırken dikkat edin. Üretici yeni “disgorge” etmiş mi (yani şişenin boynundaki tortuları alınıp tıpa konulmuş), yoksa eskiden disgorge edilmiş ve dükkanda mı beklemiş.
İlk durumda şampanya canlı ve diri olacaktır. Benim tercihim. İkinci olasılıkta fazla köpük beklemeyin. Daha cok yıllanmıs bir Chardonnay veya Pinot Noir’i andıracaktır. Benim gibi büyük üretici ve “negociant” denen toptancıların şampanyasını istemiyor musunuz? Etikete bakın. Küçük harflerle bir kod bulacaksınız.
NM ise kötü. Negociant-Manipulant demek. Toptancı malı.
RM ise iyi. Recoltant-Manipulant. Şato Şarabı gibi. Kendi bağları üreticinin ve kendi şişelemiş.”
———————————————-
Zaten çok güzeller ama…
Fransa Kralı 15. Lui’nin metresi olarak nam salmış Madame Pompadour’un da bir sözünü izninizle hatırlatmak isterim, şöyle diyor:
“Bir kadının güzelliğini arttıracak en iyi şarap, şampanyadır.”
Bazı gece kulüplerinde şampanyanın neden sular – seller gibi aktığını açıklamaya yarayabilir bu söz.
Diyelim ki yanıldınız ve çok da iyi kalite olmayan bir şampanya aldınız, önerim onu hemen dökmemenizdir. Şampanya ile yapılan ve kadınların gönlünü kolayca fethetmenize olanak verecek kokteyller de var ve zaten onların içine en iyi cins şampanyayı koymak da kusura bakmayın ama sadrece görgüsüzlükle açıklanabilir.
Mesela bir “Mimoza” yapabilirsiniz.
Önceden soğutulmuş bir flüt şampanya kadehine, önce beşte birine kadar portakal suyu koyun. Üzerine yarım shot bardağı portakal likörü ekleyip, kadehi şampanya ile doldurun. Hafiçe karıştırın, çok karıştırıp gazını kaçırmayın tabii. Bir dilim portakal ile süsleyip, servis edebilirsiniz.
Size şampanya kokteyllerinin en meşhuru Kir Royal de önerebilirim.
Soğutulmuş flüt bardağın içine önce bir tatlı kaşığı Creme de Cassis koyun, üzerine şampanyayı ekleyin, mevsiminde taze, mevsim dışı ise konserve bir adet kiraz ile de süsleyebilirsiniz.
Unutmamanız gereken şey, çok karıştırmamaktır, aman diyeyim!
Hanımefendileri eğlencenin havasına daha hızlı sokmak isterseniz, onun da çaresi var tabii.
Bir “Çılgın Rus” yapmayı herkes başarabilir, üstelik çubukla karıştırmaya da gerek yok.
Soğutulmuş bir flüt kadehe bir shot bardağı yumuşak içimli bir votka koyun (marka yazamıyoruz biliyorsunuz, reklam sayılıyormuş, yasak!) sonra üzerine şampanyayı boca edin.
Akşamdan kalma kalktığınız sabahlarda da kahvaltıda iyi gider, onu da söylemiş olayım.
——————————
Yılbaşı hediyem iyi bir şiir olsun
Halkımızda yaygın boş inançlardan biri de şampanyanın “hafif” bir içki olduğudur.
Gazoza benzetenini bile duymuşluğum vardır, adını söylemeyeceğim, dedikodu çıkmasın diye.
Her alkollü içki gibi şampanyayı da ölçülü içmek gerekir, sonra insanın başına olmadık işler gelebilir.
Memleketin en iyi şairlerinden biri sayılması lazım gelen Küçük İskender’in “Şampanya” isimli şiirini sizlere sunmak istiyorum.
Şair diliyle baş etmek zordur, benim de bazı şiirlerdeki sözcüklerin iç melodilerine bayılsam da ne anlattığını anlayamadığım şiirler oluyor bu nedenle.
Buyrun, şiiri okuyalım, bakalım siz ne düşüneceksiniz.
“Rıhtımda duruyor eflatun tay
suya deyiyor paramparça toynakları
gözçukurlarında rüzgar gülleri
“Taya doğru aralıyorum fosforlu jaluziyi
iskambil oynadığım yaşlı güzel kadın kızıyor
ve deviriyor masanın üzerindeki eflatun feneri
“yanan kumarhanenin üstünden atlıyor o muhteşem süvari”
——————————-