Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Açıklasak da mı saklasak açıklamasak da mı saklasak

MALİYE Bakanı Kemal Unakıtan’ın Çamlıca’da eskiden “doğal sit alanı” olan arsasında yaptırdığı villalar ile ilgili olarak yaptığı açıklama kafamı karıştırdı.

Biliyorsunuz, Koruma Kurulu’nun karara itiraz eden üyesi başka bir yere tayin edilince, Unakıtan’ın villalarının bulunduğu bölge sit alanı dışına çıkarılmıştı.

Unakıtan yazılı açıklamasında şöyle diyor: “Ben ve ailem bahse konu olan yerde 23 yıldır ikamet etmekteyiz. Söz konusu gayrimenkulü iktisap ettiğimiz 1981-1982 yılında bölge doğal sit alanı değildi.”

Bakan o tarihte daha çok inşaat yapma hakkı olduğu halde bir tek villa yapmakla yetindiğini, daha sonra 8 yıl önce de ikinci villayı yaptırdığını açıklıyor.

Bir ay önce geride bıraktığımız 2005 yılından 8 yıl geriye gittiğimizde 1997 senesine ulaşıyoruz. İçinde bulunduğumuz yıldan geriye gidersek 1998 senesine ulaşıyoruz. Biz ikinci villanın yapım tarihi olarak 1997’yi alalım.

Oysa söz konusu bölge 1991 yılından beri “doğal sit alanı”.

Koruma Kurulu 1998 yılında sit alanının kapsamını genişletmiş, ama her halükarda Bakan Unakıtan’ın ikinci villasını yaptırdığı tarihte bölge “doğal sit alanı”.

Yani Bakan’ın açıklaması, aslında hiçbir şeyi açıklamıyor.

Bu da AKP usulü bir açıklama geleneği demek ki. Açıklıyorsun, ama bir şey açıklamamış oluyorsun!

Eski bir tekerleme takılıyor dilime ister istemez: Sarımsaklasak da mı saklasak, sarımsaklamasak da mı saklasak? Bunun AKP versiyonu da başlıktaki gibi oluyor herhalde!

Æ Sayın Bakan, bu yazı yazıldıktan sonra NTV’ye yaptığı açıklamada, villalarını yıkacağını bildirdi. Tebrik ediyorum, doğru bir karar.

Herhalde ’Sigara haramdır’ fetvası gerekiyor

İÇİŞLERİ Bakanlığı’nın meşhur “içkili bölgeler genelgesinden” sonra özellikle AKP’li belediyelerin ve iktidara yaranma telaşındaki bazı kaymakamlıkların “içki yasağı” için nasıl seferber olduklarını hatırlıyorsunuz umarım.

Cümleyi “umarım” diye bitirdim, çünkü Türkiye’de gündem o kadar hızlı değişiyor ki “unutkanlık” da giderek ulusal özelliklerimizden birisi haline geliyor.

Hatırlayacaksınız, o günlerdeki “yasaklamaların” en önemli gerekçesi “halkın sağlığını ve kamu düzenini korumak” olarak açıklanmıştı.

Bir süredir kapalı alanlarda sigara içmeyenlerin korunması ile ilgili konu da gündemde. TBMM’de bu yönde yapılan çalışmalar, bir sonuç alınamadan “alt komisyona havale” edildi.

Halbuki bu kuralı uygulamak için çok büyük yasa değişikliklerine gerek yok. Eldeki mevcut yasal mevzuat da bunun yapılabilmesi için yeterli ve işte Şişli Belediyesi bu konuda ciddi adımlar atabiliyor.

Büyükşehir Belediyeleri’nin ve il-ilçe merkezi belediyelerinin birçoğu AKP’nin yönetiminde. İçki söz konusu olunca “halk sağlığı” diyenler, sigara dumanından sigara içmeyenleri korumak söz konusu olunca ortada yoklar!

Oysa sigara dumanının neredeyse dört bine yakın zararlı madde içerdiği, sigara içmeyenlerin bile bundan zarar gördükleri bilimsel bir gerçek.

AKP’li belediyelerin bu konuda harekete geçmeleri için Diyanet’in “sigara da haramdır” gibi bir açıklama yapması mı gerekiyor?

Çocukları nasıl koruyacağız

BİRKAÇ gündür gazetelerde yayımlanan bir haberi meraktan daha çok endişe ile okuyorum.

17 yaşında bir genç kız, internette chat yaparken tartıştığı kendi yaşıtı iki genç kızı buluşmaya davet etti ve bu buluşmanın sonucunda iki genç kız, birinci genç kızın kuru sıkıdan çevrilme tabancasıyla vuruldu.

Söz konusu buluşmanın gerçekleştiği saat gece yarısından sonra, 1.30 olarak yazılı haberlerde.

18 yaşından küçük üç çocuğun gecenin o saatinde evlerinden nasıl çıkıp buluşabildikleri elbette bizlerden önce ailelerini ilgilendiren bir durum. Öte yandan lise öğrencisi bir çocuğun kuru sıkıdan bozma bir tabancaya nasıl sahip olabildiği gibi bir konu da herhalde İstanbul Emniyeti’ni ve bütün aileleri düşündürmeli.

Öte yandan, bu olayın özellikle İstanbul gibi bir büyük kentte kız ya da erkek olsun, çocuk büyütmeye çalışan aileleri çok yakından ilgilendirdiği kanısındayım.

Çünkü İstanbul’da özellikle gençlerin devam ettiği birçok gece kulübü ve diskotek türünden yerde sıkı bir “yaş denetimi” yapılmıyor.

“Günümüz çocuklarının yaşlarından daha büyük gösterdikleri, erken olgunlaştıkları” gibi gerekçeler, bu tür denetimlerin hafife alınması için yeterli olmamalı.

Bu konuda ailelerin sorumluluklarını ihmal etmeden, emniyet ve belediye yetkililerini tekrar uyarmak yararlı olur diye düşünüyorum.