Al gönlümü diyar diyar sürükle
ÖYLE bir çağda yaşıyoruz ki parlak bir fikrin varsa, bu seni bir anda dünyanın tanıdığı, konuştuğu bir insan haline getirebilir.
Murad Osman da böyle biri. Kendisi Rus vatandaşı tanınmamış bir fotoğrafçıydı, çok yakın zamana kadar tabii!
Şimdi adını herkes biliyor, 258 bin takipçisi var, fotoğraflarını milyonlarca kişi izledi.
Eğer bugüne kadar fark etmediyseniz, bilgisayarınızdaki arama motoruna şunu yazınız ve tıklayınız: http://instagram.com/muradosmann/
“Bugün cumartesi, kılımı bile kıpırdatamam” diye düşünenler için bu köşeye Murad Osman’ın fotoğraflarından küçük bir seçki de konulmuş bulunuyor zaten, müessesemizin bir armağanı, gazete fiyatına dahil, ayrıca bir ödeme yapmanız gerekmiyor.
Fotoğrafların hepsinde şahane bir kadın (neden öyle olduğunu varsaydığımızı yazmak için bu girişi yapıyorum zaten) dünyanın değişik kentlerinde görüntüleniyor.
Bir bakıyorsunuz Napoli’de, bir bakıyorsunuz Rio’da. Güney Asya’nın karmaşık kentlerinde de geziyor, Brooklyn Köprüsü’nde de. Moskova’da karların üzerinde, Venedik’te kanalların kenarında.
Yüzü yok. Sadece arkadan görüyoruz. Kimisinde saçlarını toplamış, kimisinde örmüş, kimisinde şelale gibi omuzlarından dökülüyor. Kılık kıyafet deseniz, her fotoğrafta farklı. Bazen yerel giysiler içinde, bazen seksi iç çamaşırları. Bazen mayo giyiyor, bazen tuvalet. Bazen blucinle, şortla, bazen mini etekle.
“Gizemli” bir kadın bu! Bir maceraya, bir keşfe atılmaya hazır, sevgilisi arkada kalmış, elini uzatmış, onu da çekiyor. Onunla birlikte izleyici de çekiliyor karenin içine doğru.
Murad Osman bu fotoğrafları cep telefonuyla çekmiş, fotoğraf çekme macerası İstanbul’da biten talihsiz Sarai Sierra gibi.
Şöyle anlatıyor: “Gittiğimiz yerlerde fotoğraf çekmekle meşgul olduğum için sevgilim de bana kızıyordu. Bir keresinde fotoğraf çekerken elimden tuttu ve beni kendisine doğru çekti. Böyle bir kareden sonra, her kareye sevgilimi koyma fikri doğdu”.
Evet, fikir böyle doğmuş olabilir ama insanların içinde öyle bir şeyi harekete geçirdi ki milyonlarca kez görüntülendiler, dediğim gibi yüz binlerce insan da düzenli takipçisi oldu.
Bu fotoğrafların farkına ilk kez vardığımda dilimden “Al gönlümü diyar diyar sürükle” sözleri döküldü.
Sami Serin’in şiiri üzerine Ali Kocatepe bestesini hatırlayan çoktur, eminim. Nükhet Duru’nun nasıl büyük bir yorumcu olduğunun altını çizen bir şarkıdır. Ayrılık üzerine yazılmış bir şiirdir ama fotoğrafları görünce içimden yükselen çekilip sürüklenme isteği, şiirin bu mısraını yazının başlığına koymama neden oldu.
Aşk dediğimiz şeyin özünde çekilip, sürüklenme isteği de yatar. Bir başka bedene doğru kayma, ona akma isteği.
Başka her şeyin değerini yitirdiği, içinde kaybolmayı isteyeceğiniz bir derin sessizliğe doğru çekilme isteği.
Fotoğraflara bakarken gördüğünüz dünya da zaten o iki kişilik dünya. O kalabalık şehirlerde, insandan geçilmeyen kumsallarda başka bir canlı olmadığını görüyorsunuz.
Herkesin düşlediği iki kişilik dünya, sen ve ben! Başka kimseye ihtiyaç yok!
Baudelaire’in şiirindeki gibi: “Neresi olursa olsun, yeter ki sevdiğimin yanında olsun!”
Fotoğrafların zamanı da belirsiz, Murad Osman instagram sayfasına hangi tarihte çekildiklerini yazmış ama o tarihlerin hiçbir önemi yok.
Şebnem Ferah’ın şarkısındaki gibi “sil baştan başlamak” isteği veriyor insana.
Onun için gerçek, onun için milyonlarca göz bu macerayı heyecanla takip ediyor.
Aziz Augustine, “Amor meus, pondus meum: illo feror, quocumque feror” diye yazmış, Latince! “Sevgim benim ağırlık merkezimdir: O nereye giderse, ben de oraya giderim” demek istiyordu.
Fotoğrafların sırrı da bu zaten!
Herkesin hayalindeki bir sevgiliyi çağrıştırması, onun peşinden çekilip gitme, sürüklenme isteği.
Ancak sonra işin içine sanırım “dırdır” girmiş olmalı ki Murad Osman, fotoğraftaki o şahane kadının kimliğini açıkladı, sevgilisi manken Natali Zaharova!
Elbette kızın fotoğraflarına baktıktan sonra çirkin diyeni Allah taş eder, ama kim olduğunun ortaya çıkması bence fotoğrafların büyüsünü de bozdu.
Çağımız herkesin kısa da olsa bir gün şöhreti yakalayabileceği bir çağ.
Onlarınki de buraya kadarmış!