Bavulla para getiren bakanı duyan yok!
MEHMET Baransu, aylar önce Taraf’ta bir yazı yazdı.
Daha önce bu köşede birkaç kez değinmiştim, ama arada bir yeniden hatırlatmak gerekecek kadar önemli bir konu bu.
Baransu, seçimler sırasında bir bakanın özel bir uçakla İsviçre’ye giderek, içinde para dolu bir bavulla Türkiye’ye geri döndüğünü yazıyordu.
Yazısının satır aralarında elinde bununla ilgili bilgiler olduğu da anlaşılıyordu.
O günden beri bekliyorum, bu konuda tam bir sessizlik hâkim.
En küçük bir eleştiri için bile gazeteciler hakkında esip savuran Başbakan da bu konuyu duymazdan geldi.
Abuk sabuk suç duyuruları için bile soruşturma başlatan savcılardan hiçbiri bu ilginç iddiayı duymadı.
Birçok kanunun ihlali anlamına gelen bir suç ile ilgili ihbar niteliğindeki bu yazı için savcıların harekete geçtiğini, Baransu’ya “Elindeki belgeleri bir bavula koy da getir, bir bakalım” dediğini duymadık.
Bu konuda güçlü yetkilere sahip MASAK’ın da bir inceleme başlattığı ile ilgili işaret yok.
Gerçekten ilginç bir durum bu!
Bakalım bu iş ne zaman patlayacak?
Bana öyle geliyor ki AKP içindeki iktidar yarışı hızlandığında bu konuda bazı gelişmeler olabilir. Beklersek, öğreneceğiz umarım.
Bir genelge ile çözülecek sorun
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Afyon’daki karşılıklı plaketleşme törenini de eleştirirken “Şu valilerimiz plaket yağcılığını bir bırakıverse” dedi. “Türkiye’de yüzde yüz kapasiteyle çalışan sektör plaket sektörüdür” diye de ekledi.
Eminim ki Cemil Çiçek’in odalar dolusu plaketi vardır. Bunca yılın önde gelen bir politikacısına gittiği her toplantıda, ziyaret ettiği her makamda bir tane plaket verildiğinden kuşkum yok.
Düşünün ki benim gibi bu tür yerlere yolu seyrek düşen birisinin bile taşınırken kolilere zor sığacak kadar plaketim oldu. Atsan, verene saygısızlık olur diye atılmıyor, biriktikçe birikiyor.
Hadi özel kuruluşların verdikleri plaketler için harcayacakları parayı kendileri bilirler diyelim. Ama resmi kurumların bu plaketler için harcadıkları paralar, bizim cebimizden çıkıyor.
Bir genelgeyle çözülebilecek bir durum ve eminim ki valiler de bundan ziyadesiyle mutlu olacaklardır.
Çünkü devlet geleneğimizde böyle bir şey oluşmuş durumda ve bu alışkanlık sürerken tek tek valilerin bununla mücadele etmesi kolay değil. Sonra bakanın biri çıkıp da “Vali bey bana bir plaket bile vermedi” derse, bunu açıklamakta zorlanacaklarını valiler de bilirler.
Üstelik bunca yıllık devlet memuriyeti deneyiminden sonra valiler de bilirler ki böyle tipler de mutlaka günün birinde karşılarına çıkar!
En iyisi Başbakanlık makamının bunu bir genelge ile çözümlemesi. Böylece herkes rahat eder!
Atık bitkisel yağlar sorununa dikkat!
GEÇEN gün İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yayınladığı İstanbul’un çevre sorunları ile ilgili geniş bir rapor elime geçti.
Heyecanla sayfalarını karıştırdım, rapor daha çok mevcut durumun bir envanterini gözler önüne seriyor. Çevre sorunlarının kaynağına ve şu andaki gerçek durumun ne olduğuna ilişkin bir ayrıntı bulamadım.
Oysa balık mevsimi geldiğinden beri merak ettiğim bir konu, Marmara’da elde edilen deniz ürünlerinin ağır metaller açısından durumuydu. Bununla ilgili olarak iki yıl önce yapılan bir araştırma durumun hiç de parlak olmadığını tespit etmişti, bu köşede sizlerle de paylaşmıştım.
Bu araştırmanın her yıl tekrarlanması ve halkın bilgilendirilmesi, ağır metal içeren deniz ürünlerinin tüketilmemesi için vatandaşların uyarılması da belediyelerin görevi olmalı.
Aynı şekilde atık yağlar ve bunun çevreye etkileri konusu ile ilgili bir derli toplu bir araştırma da elimizde yok. Türkiye’de yılda yaklaşık 1.5 milyon ton bitkisel yağ tüketiliyor, bu açıdan Avrupa’nın üçüncü büyük ülkesiyiz.
Bu yağın yaklaşık beşte birinin bitkisel atık yağ olduğu da tahmin ediliyor. Bunun yüzde 30’u işletmelerde, geri kalanı da evlerde oluşuyor.
Ve belediyelerimiz bu işi yeterince ciddiye almadıkları için bu yağın önemli bölümü kanalizasyonlara dökülüyor.
Ülkemizde enerji üretiminde kullanılmak üzere toplanabilen atık yağ miktarı ancak 15 bin ton kadar. Demek ki neresinden baksanız 300 bin tona yakın bir atık yağ çevreyi kirletiyor.
Aynı zamanda da enerji üretiminde kullanılabilecek hatırı sayılır hacimde yağı ziyan ediyoruz.
Çevre ve Sağlık bakanlıkları ile belediyelerin atık yağların yeniden kazanılması için bir şeyler yapması gerekiyor.