Nasreddin Hoca tahminleriyle bu iş olmaz
BAŞBAKAN’ın “çılgın projesi” yandaş medyada büyük heyecan yarattı. Yazılanları okuyup, eğleniyorum her sabah.
Bir de ortaya çıktı ki Çatalca’da böyle bir rant doğabileceği bazı kişilerin malumu olmuş.
Taraf, arazilerin yüzde 70’inin son bir yıl içinde el değiştirdiğini yazıyordu dün.
Yeni Akit, eski Vakit ise dün bir harita yayımladı. Kanalın geçeceği güzergâhı gösteren bir harita! Kafalarından uydurmadılarsa gazeteye gelene kadar haritanın kaç el değiştirdiğini, bu bilginin kimlere önceden sızdırıldığını da tahmin etmek zor değil.
Kafalarından uydurdularsa da haritanın o şekilde yayımlanmasından kimler kazançlı çıkacak, tahmin edebilirsiniz.
Gazetelerde kanalın maliyeti ile ilgili 10 milyar dolardan başlayıp, 40 milyar dolara kadar varan rakamlardan söz ediliyor. Bu da normal! Ortada daha hiçbir çalışma yok, maliyetinin ne olabileceğini kimsenin bilmesi de mümkün değil.
Dün bir okuyucum, kamu yatırımlarının öngörülen maliyetleri ile gerçekleşen maliyetleri arasındaki farklara ilişkin olarak yaptığı bir bilimsel çalışmadan bir bölüm yolladı.
Projenin hayal olmaktan çıkıp uygulanmaya başladığında öngörülen maliyetinin en az üç katına çıkabileceğini, bitme süresinin de en az iki katı hesaplanması gerektiğini yazıyordu.
Bunu kafadan sallamıyor tabii. Bir bilimsel çalışma olduğunu söylemiştim.
Süveyş Kanalı’nda maliyet artışı yüzde 1900 olmuş mesela. Sydney Operası yüzde 1400 maliyet aşımıyla bitmiş. Panama Kanalı ise en iyisi! Maliyeti sadece yüzde 200 artmış bitene kadar.
Danimarka’nın Aalborg Üniversitesi’nde yapılan bir çalışma 20 ülkede 1928 ile 1998 arasında yapılan ulaştırma projeleri değerlendirilmiş.
Bu projelerin yüzde 86’sının maliyeti gerçekten daha düşük tahmin edildiği bulgusuna ulaşılmış.
Hata oranı gelişmekte olan ülkelerde daha yüksek çıkıyor.
İngiltere’deki Humber Köprüsü yüzde 175 daha pahalıya çıkmış, gerçekleşen trafik ile tahmin edilen trafiğin oranı yüzde 25!
İngiltere Fransa tünelinde maliyet artışı yüzde 86 olmuş, gerçek trafik, tahmin edilenin yüzde 18’i!
Böyle birçok örnek var.
Yani diyeceğim o ki “Şu kadar gemi geçecek, bu kadar para bırakacak, onunla bütün bu işler finanse edilecek” diye Nasreddin Hoca tahmini yaparak bu işler olmuyor.
Başbakan bir “hayal” açıkladı. Şimdi ona düşen görev ortaya gerçek bir projeyi sunmaktır. Bu hayal bir proje haline gelmeli ki yapılabilirliğini tartışmamız mümkün olsun!
Manav’ın referansı gayet kuvvetli!
YARGITAY Cumhuriyet Başsavcılığı için Yargıtay’da seçim yapıldı ve adaylığını koyan beş üyenin hangi sırayla Cumhurbaşkanlığı’na sunulacağı belirlendi.
En çok oy alan aday Hasan Erbil’in sürpriz sayılacak sayıda yüksek oy aldığını gazetelerden okudum.
Yargıtay üyeleri seçimlerini yaptı ama asıl seçimi yapacak kişi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül.
Seçimini yaparken de adayların kaç oy aldıkları onu bağlamıyor. O isterse en az oy alan üyeyi bile atayabilir ki rektör atamalarında en çok oy alan adayı atamak istemediği durumlar da oldu.
Yani aslına bakarsanız bizim parlamenter sistemimizin yetkisi çok, sorumluluğu hiç yok Cumhurbaşkanı seçimi kendi kafasına göre yapacak.
Ben bir tahminde bulunmak istiyorum: Cumhurbaşkanı, Yargıtay Başsavcılığı görevine büyük olasılıkla 3. Ceza Dairesi üyesi Hakkı Manav’ı atayacaktır .
Neden derseniz, “referansı iyi” derim!
Manav, Cemil Çiçek döneminde Adalet Bakanlığı Müsteşarlığı ’na atanmak istenmiş ama zamanın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer bunu uygun bulmadığı için atama yapılmamıştı.
Sezer’in veto ettiği isimlerin artık yolu açıldı, sırası gelen, uygun yerlere atanıyor, bunu biliyoruz.
Öte yandan Manav’ın en büyük artısı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile olan yakınlığı. Erdoğan, Manav’ın kızının nikâh şahidiydi!
Bundan iyi referans olur mu?
Okulda tiyatro yasağı
MUĞLA ’nın Ortaca ilçesindeki liseye bir yıl önce atanan bir öğretmenin okulun neredeyse tek sosyal faaliyeti olan tiyatro etkinliklerini yasaklamış!
Bana e posta gönderen bir velinin iddiasına göre “Ben burada olduğum sürece tiyatro olmayacak” diyormuş.
Özellikle küçük yerleşim merkezlerinde, okulların tiyatro kollarının faaliyetleri çocukların gelişimi açısından önem taşır.
Kalabalık önünde konuşma becerisinin gelişmesi, kendine güveninin pekişmesi, sanata ve edebiyata yönelik sevginin ve ilginin artması gibi yararları vardır.
Ve benim bildiğim kadarıyla bizim milli eğitim müfredatımız da bunu bir eğitici kol faaliyeti olarak benimsiyor.
Veliler İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri’ne şikâyette bulunmuşlar, işe yaramamış.
“Acaba Milli Eğitim Bakanımız bu işe bir el atar mı” diye bana soruyorlar.
Tanıdığım kadarıyla konuyla ilgilenecektir. Ama işe yarar mı, bilemiyorum.