PAZAR günü akşamüzeri, Türk siyasetinin Türk halkının günlük sorunlarıyla ne kadar ilgisiz olduğunun bir örneğini daha yaşadım.
Sadece ben değildim bunu yaşayan. Bir pazar gezmesi için Sarıyer civarına gelmiş ve akşamüzeri evine dönmek isteyen binlerce kişi daha bunun sıkıntısını yaşadı.
Büyükdere’deki Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın hemen önünde bir belediye otobüsü ile iki otomobil birbirlerine “dokunmuşlardı”.
Araçlarda ciddi bir fiziksel hasar olmadığı gibi yaralanan herhangi bir kimse de yoktu.
Ve pazar gününün en yoğun saatinde o üç araç, yolu tamamen tıkamıştı.
Benzeri kazalara günün her saatinde, Türkiye’nin her yerinde rastlanabiliyor.
Araç sahipleri, kazanın ardından oturup rapor tutacak trafik polisini beklemeye başlıyorlar.
O arada trafik tıkanıyor, zaten yetersiz olan yollar geçilmez hale geliyor.
Oysa sorunun çözümü çok basit: Hafif hasarlı kazalarda trafik polisini beklemeden, herkes elindeki cep telefonuyla bile kazanın fotoğrafını çekebilir ve kaza ile ilgili işlemlerini araçlarını yoldan çektikten sonra yapabilirler.
Dünyanın birçok medeni ülkesinde de böyle oluyor.
Geçen yasama döneminde TBMM’nin gündeminde bu önemli trafik sorununu çözmeye yönelik bir yasa teklifi vardı.
Ben hiç yazmadıysam en az 5 kere bu önemli yasal değişikliğin yapılması gerektiğini yazdım.
TBMM’de on dakika içinde çıkabilecek bir kanun, Türk siyaseti günlük sorunlarla ilgilenmediği için çözülemeden kaldı.
Şimdi yeni bir yasama dönemine girdik.
Yeni İçişleri Bakanı her kim olacaksa ilk işi bu tür acil konuları çözmeye odaklanmalı.
Unutulmamalı ki siyaset halkın sorunlarına çözüm üretmek için yapılır, koltuklarda oturup fuzuli gevezelik yapmak için değil.
Çelik, başarısızlığına kılıf aramasın
YENİ hükümette görev alamayacağı söylenen Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, geçtiğimiz dönemin değerlendirmesini yaparken YÖK ve İmam Hatipler sorunlarını neden çözemediklerini şöyle açıkladı: “Verdiğimiz 26 sözden bu ikisini cumhurbaşkanı neden seçilmediyse o yüzden yerine getiremedik.”
AKP çevrelerinin geçen dönemde cumhurbaşkanı seçiminin yarım kalmasını hangi etkenlere bağladığı bir sır değil.
Çelik de belli ki YÖK ve İmam Hatipler sorununun çözülememesini “askere” bağlamak istiyor.
Çelik’in sözlerinden anlaşılıyor ki bu konu bu dönemde de yine gündemde olacak. Çelik “Her sondajdan petrol çıkmaz, petrol çıkmadı diye aramaktan da vazgeçmeyeceğiz” diyor çünkü.
YÖK sorununun nasıl çözüleceği belli: AKP, eğer demokratik bir anayasa fikrinde samimiyse bu sorun o çerçeve içinde zaten çözülecek.
Ancak İmam Hatipler sorununun çözümünün bir tek yolu var: Türkiye’de lise eğitimini devrimci bir anlayışla topluca ele almak. Çocukları, hiçbir beceri ve işe yarar bilgi kazandırmadan üniversite kapısına getirip bırakan lise eğitimini değiştirmek gerekiyor.
Meslek Liseleri’ni gerçekten meslek kazandıran ve iş bulma olanağı sağlayan yetkinliğe ulaştırmak zorundayız.
Çelik soruna böyle yaklaşmadığı için İmam Hatip meselesini çözemedi.
Şimdi kimseyi kandırmasın ve kusuru da kendisinden başka kimsede aramasın.
Madam Sarkozy’den ’eşitlik’ dersi
FRANSA Devlet Başkanı Sarkozy, biliyorsunuz geçen hafta sonu “piknik için” Bush Ailesi’ne konuk oldu.
Hamburger ve kızarmış sosis yiyerek dünya meselelerini konuştular.
Irak Savaşı sırasında bozulan Fransa-ABD ilişkilerinin yumuşatılması için böylece bir “ilk adım” da atılmış oldu.
Görüşmenin böyle bir piknik ortamında yapılmasının nedeni Sarkozy’nin ailesi ile birlikte o yakınlarda tatilde olmasıydı.
Ve Sarkozy Ailesi, bu pikniğe topluca davet edilmişti.
Ama Madam Sarkozy, pikniğin yapılacağı günün sabahı “başının ağrıdığını” ileri sürerek daveti geri çevirdi.
Bu haberi okuyunca Madam Sarkozy’ye duyduğum saygının arttığını söylemeliyim.
Kendisini sadece bir erkeğin eşi olarak tanımlamadığını, eşinin devlet işleriyle alakadar olmadığını ve böyle bir yemekte “figüran rolünü” kabul etmeyeceğini herkese göstermiş oldu.
Acaba bizim devlet yöneticilerimizin kaçının eşi böyle bir şeye cesaret edebilir diye düşündüm, bir yanıt bulamadım.
Ve bir de Mösyö Sarkozy için bir not: Tanrı yardımcısı olsun, bağımsızlığını her fırsatta ilan etmeye çekinmeyen bir kadınla birlikte yaşamak, bir erkek için kolay olmasa gerek!