Yandaş medyada trolleşme sorunu
Başbakan Ahmet Davutoğlu, seçim zaferinin belli olduğu saatlerde yaptığı konuşmada “bize oy vermeyenler yenilgi psikolojisine girmesin. AK Partililere sesleniyorum, buün zafer olduğu kadar tevazu günüdür” demişti.
Aynı konuşmasında Davutoğlu da “bundan sonra kibrin, böbürlenmenin bu kapıdan girmesine izin vermeyeceğiz” de diyordu.
Daha sonra AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik de “seçimin kazananı AK Partidir ama kaybedeni yoktur” dedi.
Onlar böyle söylüyorlar ama yandaş medyadaki çığırtkanlara bakarsanız şimdi “intikam, diz çöktürme, boyun eğdirme, hesap sorma” zamanıymış!
Başbakan Ahmet Davutoğlu bu yayınları okuduğunda “ben ne söylüyorum, tamburam ne çalıyor” diye düşünüyor mu bilemeyeceğim ama durum bu.
Yandaşlar sanki bir seçimden değil bir savaştan çıkmışız havasındalar.
Hadi biz gazeteciler bunlara alışkınız, gülüp geçiyoruz.
Ama değişik sanatçıların boy boy fotoğraflarını yayınlayıp, sırf AKP’ye oy vermediler diye hedef göstermekten bile kendilerini alamıyorlar.
Ellerinden gelse herkesi bir kaşık suda boğmak ister gibi bir halleri var.
Yandaş medyanın gözünü dikip, kulağını kabarttığı yerin Saray olduğu bir sır değil.
Belli ki yandaş medyaya hakim olan bu ruh durumu, parti yönetiminden değil, Saray’daki trollerden estirilen havadan kaynaklanıyor.
Öyle görünüyor ki uzunca bir süre bu koro, böyle bağırmaya devam edecek, Allah ıslah etsin.
——————————
Erdoğan – Davutoğlu koalisyon hükümeti
Normal olarak 13 senedir iktidarda olan parti, bir seçim daha kazanınca hükümetin nasıl şekilleneceği pek merak konusu olmamalı.
Kilit bakanlıklarda 13 yıldır “tecrübe” kazananlar yerlerini korurlarken, vitrini değiştirmek açısından da bazı yeni bakanlar atanır, bir kaç bakan yer değiştirir filan.
Ama şimdi merakla bekliyoruz ki “yeni ekonomi yönetimi” nasıl şekillenecek?
Başbakan Ahmet Davutoğlu, milletvekili listelerinin belirleneceği gün özel olarak rica edip Ali Babacan’ın yeniden aday olmasını sağlamıştı.
Böyle olunca da ekonomi yönetiminde bir değişiklik beklenmiyordu ancak havuz gazetesinin çizdiği tablo bir hayli farklı.
Babacan’ın durumunun net olmadığını, Mehmet Şimşek’in Maliye Bakanlığı’nın biteceğini filan yazıyorlar.
Ekonomi yönetimi için de adayları belli: Cumhurbaşkanı’nın damadı Berat Albayrak!
Bunların Saray’ın izni olmadan bu tür haberler yapmayacaklarını biliyoruz.
Zaten Ali Babacan’ı da uzun süredir “yok” sayıyorlar, Başbakan Yardımcılığı döneminde bile görmezden geldiler.
Buradan anlıyorum ki Saray, Babacan’ın başında olduğu bir ekonomi yönetimi filan istemiyor.
Seçimden önce Mehmet Şimşek’in sözünü ettiği yapısal reformlarla da ilgilenen yok gibi.
Saray’ın hedefinde Merkez Bankası’nı, Ekonomik Konsey’i, Para Politikası Kurulu gibi organların yeniden yapılandırılmasından söz ediliyor.
Belli ki Davutoğlu’nu yeni hükümet listesini hazırlamadan önce bir markaja almak çabası var.
Ve yine öyle görünüyor ki Davutoğlu, Erdoğan’a götüreceği listeyi değiştirmek zorunda da kalabilir.
Bakalım nasıl bir hükümet çıkacak? Davutoğlu’nun Başbakan olarak seçtiği bir hükümet mi, yoksa Erdoğan – Davutoğlu koalisyon hükümeti mi?
——————————-
Hollywood’un zirvesinde bir İstanbullu
İçimiz dışımız politika oldu, bugün size değişik bir haber vereyim de memleketimizin güzel insanlarının moralleri de düzelsin.
Film ve eğlence endüstrisinin nabzını tutan en önemli yayın organı olan Variety, ekim ayının son günlerinde “Hollywood’un yeni liderleri” konulu bir manşet haberi yayınladı.
Habere göre film dünyasının yeni liderlerinden biri de İstanbullu, 30 yaşında bir genç kadın: Tara Erer.
Erer, Amerika’nın önde gelen film dağıtım şirketlerinden TWC’de, uluslararası satışlardan sorumlu kıdemli başkan yardımcılığı görevini yürütüyor.
Variety, Erer’in bu pozisyona çok hızlı yükselen bir yetenek olduğunu yazıyor.
Şirketin rekor kıran satışlarını gerçekleştirmesindeki özel rolü nedeniyle “film endüstrisinin yeni liderlerinden biri” sayılıyor.
The Imitation Game, Story of Your Life, The Founder ve Toronto Film Festivali’nin büyük ödülünü alan Room isimli yapımların satışlarında rekor kırmış.
Tara, Variety dergisinde başarısının sırrını “büyük film yapımlarını teşvik etmek” olarak açıklıyor. İş yaşamındaki mottosu ise şöyle: “Film izle, film yapımcılarını izle.”
Bizim magazin medyasının dikkatinden kaçmış bir haber bu.
Annesi Sandra ve babası Nino, arkadaşlarım olmasa ben de kesinlikle atlardım bu haberi.
Binlerce yetenekli ve genç insanın, inanılmaz bir rekabet içinde olduğu film endüstrisinde kolayca ulaşılabilecek bir başarı değil, gurur duydum.
Diyeceğim o ki çocuklarınız size gelip de “üniversitede sinema okuyacağım” derse engel olmayın.
İçinde cevher olan çalışkan bir çocuk, dünyanın her yerinde ve her tür meslekte başarılı olabilir, unutmayın.
————————————
Not:
Yurt dışında olacağım için Cuma ve Cumartesi günleri yazamayacağım. Pazartesi günü bu köşede tekrar buluşmak üzere, hoşça kalın.
————————————-