Yeni cumhurbaşkanı adayı Orgeneral Özkök mü?
GÖREVİNİ 28 Ağustos’ta Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a devredecek olan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’ün veda ziyaretlerini dikkatle izliyorum.
Özkök, kendisinden önceki hiçbir Genelkurmay başkanının yapmadığı kapsamda veda ziyaretleri yapıyor.
Mesela ben, 30 yıllık gazetecilik yaşamımda ana muhalefet partisi liderine veda eden bir Genelkurmay başkanı hiç görmemiştim.
Benden büyükler bir tek Cemal Tural’ın böyle davrandığını hatırlıyorlar. O da biliyorsunuz cumhurbaşkanı olmak hayaliyle makamını bırakma kararı vermişti!
Özkök’ün perşembe günü yaptığı ziyaretler de dikkat çekiciydi.
TBMM Başkanı ve Başbakan’a veda etmesinde elbette bir anormallik yok. Ancak, TBMM Başkanı Bülent Arınç’a veda ederken söylediği sözler ilginçti.
Meğerse Özkök, Arınç’ın görevi döneminde TBMM’nin saygınlığını artırdığını düşünüyor ve bu tutumu çok önemsiyormuş!
Oysa Arınç’a “türbanlı eş daveti” nedeniyle tepki gösteren, Arınç’ın davetine katılmayan, Arınç TBMM Başkanı seçildiğinde beş dakikalık bir ayaküstü ziyaretle yetinen komutanların en komutanı da Orgeneral Özkök’ten başkası değildi.
Kafama iki soru takıldı: Acaba Özkök’ün Baykal ziyareti ve Arınç övgülerinin arkasında cumhurbaşkanlığı hesapları mı var?
Bakanlar Kurulu’nun Özkök’ü bir madalya ile onurlandırması, Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı adaylığından vazgeçtiğinin bir işareti mi?
Müteahhitlerin işini askere bedava yaptırmak
TÜRKİYE’nin, Lübnan’da görev yapacak “Birleşmiş Milletler Barış Gücü”ne katılması ile ilgili tartışmayı ilgiyle izliyorum.
Barış Gücü’ne katkıda bulunacak hükümetler askerlerinin “çatışmalara girmeyeceğinden” söz ediyorlar.
Bizim hükümetimiz de aynı şeyi, konunun konuşulduğu her fırsatta tekrarlıyor.
Gazetelere yansıyan haberlere göre, askerlerimiz orada köprü tamiratı, okul, hastane inşaatı gibi görevler yapacaklarmış.
Benim kafama en çok takılan konu da bu zaten.
Gazetelerde bu yoldaki demeçleri okurken içimden şöyle konuşuyorum: “Arkadaşlar, Lübnan’a inşaat yapmaya neden askerlerimizi gönderiyoruz? Müteahhitlerimizi göndersek daha iyi değil mi?”
Lübnan’ın yeniden inşası için birçok ülke önemli fonlar ayırdı.
Ve bu fonlar bizim askerlerimizle yapmaya talip olduğumuz işlerin yapımı için harcanacak.
Türk müteahhitleri için önemli bir iş alanı doğması demek bu.
Müteahhitlerimizin yapıp, ülkenin para kazanacağı işleri askerlerimize bedavaya yaptırmak da “Türk yüce gönüllülüğünün” bir sonucu sanırım.
Ama günümüzde buna “yüce gönüllülük” değil, “enayilik” deniliyor!
Sabah’ın bu yaptığı doğru olmadı
ÖNCEKİ günkü Sabah gazetesinde Star Televizyonu’nda yayınlanan “Top Model” programı ile ilgili “uyarı cezası verildiği” haberini okudum.
Sabah, bir süredir bu programda çocuk yaştaki genç kızların yarışmasının sakıncalı olduğuna ilişkin yayın yapıyordu.
RTÜK’ün bu yayınları dikkate alarak Star’ı uyardığını okuyunca içimden “Aferin Sabahçılara” dedim.
Fakat dün gazetede haberlere göz atarken bu “aferini” geri almaya karar verdim.
Çünkü RTÜK aynı toplantısında bir karar daha almış ve ATV’de yayınlanan “Oryantal Star” yarışmasını da benzer bir gerekçeyle uyarmış.
Rakip televizyon ile ilgili uyarı kararını yayımlayıp, kendi grup televizyonu ile ilgili kararı yayımlamamayı “basın ahlakı” ile bağdaştıramadım.
Bu durum “haberdeki bir ayrıntı atlanmış” gerekçesi ile de açıklanamaz çünkü RTÜK her iki kararı da aynı toplantısında almış.
Her iki program da benzer nedenlerle uyarılmış ve uyarının dikkate alınmaması televizyonların kapatılması sonucunu doğuracak.
Dolayısıyla bu uyarılardan birini verip, diğerini vermemek en hafif tabirle okuyucuyu kasten eksik bilgilendirmek olarak görülmeli ki çok yanlış bir tutum.
Öyle görünüyor ki Sabah da Hürriyet gibi kendisine titizlikle uyacağı “yayın ilkeleri” koymalı.
Gazetecilik standartlarını yükselten bu ilkelerin biz çok yararını gördük.
Eminim Sabah da bundan çok yararlanır.