MİLLİYET

3 Kasım'da önseçim yapacağız

 Birçok kişi bir mucize bekliyor. Beklenen şeyin asla gerçekleşmeyeceğini düşündüğüm için “mucize” kelimesini özellikle kullandım.

Beklenen mucize şu: Merkez partileri, sağda ya da solda, birleşecekler ve böylece seçimde AKP’nin karşısına bir merkez alternatifi çıkartabilecekler..
Bunun hiçbir zaman gerçekleşemeyeceğini düşünüyorum. En azından bu seçim için..
Böyle düşünmemin nedeni sadece yasalarımızın ittifaka izin vermiyor olması ve seçime de kısa bir süre kalmış olması değil.
Sorun şu ki, “neden ayrılmışlardı, şimdi neden birleşsinler?” sorusunun her durumda geçerli mantıklı bir yanıtı yok.

Sorun sadece kişisel
Merkez sağdaki ya da sosyal demokratlar arasındaki ayrılıkların nedeni prensipler, ideolojiler miydi? Yoksa sadece kişisel nedenler mi vardı?
Partilerin programlarında söyledikleri sözlere ve geçmişte iktidar olduklarında yaptıklarına bakacak olursanız bir “prensip” ayrılığından söz etmek o kadar kolay değil.
Tansu Çiller ile Mesut Yılmaz’ı birbirinden ayıran ideolojik çizginin nereden geçtiğini biliyor musunuz?
Ya da Deniz Baykal ile İsmail Cem’i, Murat Karayalçın’ı, Bülent Ecevit’i ayıran çizgiyi tarif edebilir misiniz?
Sorun sadece kişisel..
Kişisel sorunların çözümü ise siyasette görüşmelerle, ortak program arayışlarıyla mümkün olamıyor.
Taraflardan birinin siyaset sahnesinden tamamen silinmesi gerekiyor.

Halk iradesi TBMM’ye yansımazsa
Seçim araştırmaları AKP dışındaki partilerden barajı geçebilecek olanların bunu ancak küçük bir oy farkıyla başarabileceklerini gösteriyor.
Araştırmaların artı – eksi 2 puan hata payı içerdiği de dikkate alındığında bu seçimlerde ciddi bir oyun TBMM’de temsil edilemeyeceğini söylemek mümkün.
Kimi araştırmalar dışarıda kalacak bu oyun yüzde 40’lara ulaşabileceğini gösteriyor.
Bu ciddi bir meşruiyet sorunu demektir ve hiçbir Meclis böyle bir meşruluk tartışmasının karşısında uzun süre görevini sürdüremez.
Eğer anketler yanılmıyorsa bu tabloya bakarak önümüzdeki bir – iki yıl içinde bir seçim daha yapmak zorunda kalacağımızı da söyleyebiliriz.
Bence, herkesin peşinde olduğu “birleşme” işte bu aşamada gerçekleşecek.
Barajın altında kalarak, bulunduğu siyasi çizgide temsil yeteneğini kaybeden lider ve partisi silinecek, az bir farkla da olsa barajı geçen partinin çatısı altında toplanmaya varabilecek bir gelişmeyle karşılaşacağız diye düşünüyorum.
Böyle bir toparlanma olmasa bile yepyeni liderlerle, yenilenmiş kadrolarıyla karşımıza çıkacak eski partilerin estirecekleri rüzgârın, birliği tabanda sağlayabileceğini düşünüyorum.
Bütün bu değerlendirmemin sonucunda da şunu söylüyorum: 3 Kasım’da genel katılımlı bir “önseçim” yapacağız.. Gelecek seçimde kimin kalıp, kimin gideceğine karar vermemizi kolaylaştıracak bir önseçim!